22 Ocak 2010 Cuma

hissediyorum!


Yine bir hafta eskide kaldı,dün oldu,bugün cuma,haftaya bi baktım da,görmek istemediğim bir çok insanla karşılaşmışım,konuşmak istediğim insanlarla konuşamamışım,adam akıllı yemek yememişim,sigarayı adeta yemek niyetine yemişim,uyumamışım,o çok sevdiğim rakıdan bir yudum bile içmemişim.Bunları düşününce kötü hissediyorum.

Öyle bir şey daha hissettim ki, bu geçen bir haftada,işte cebe konulacak tek şey..Tanımadığım,görmediğim,dokunmadığım,bu garip çelişkide de bağlandığım seni hissettim.Öyle ki hep benimleydin ,nefes gibi,gölge gibi,hayal gibi...

Hissediyorum,biliyorum ki sende beni hissediyosun.Aramızdaki tek fark; ben hissettiklerimle mutluyum,sen se hissettiklerinden korkuyorsun.

Olsun ,canın sağolsun,ben seni sensiz yaşayarakta mutluyum,ne kadar engel olursa olsun ,düşlerimin engeli yok,seni dilediğim gibi düşlüyorum.Bazen ,seninle makarna pişiriyor,bazen çamaşır asıyoruz,ben kahve içerken dizinde ,sen çayını yudumluyosun,rakıyı bardağa bir başka akıtıyoruz,bir başka şerefe diyoruz.Benim rakıdan olmasa da mutluluktan başım dönüyor,geniş omuzlarında huzur buluyorum.Yıllanmış şarap misali ruhunun,okşandığını hissediyorum.Sadece sarılıp uyuyoruz.

11 yorum:

Müge dedi ki...

İçime dokunuyor bunlar...

Aşk kavuşulmadıkça "aşk" olarak mı kalıyor acaba'yı merak etmişimdir hep. Kavuşulamadıkça aşk=ukte mi oluyor ki? Gerçekten bilmiyorum.

Nurdan'dan dedi ki...

belki de böyle yaşamak aşk ı en güzeli mügecim :)

Nurdan'dan dedi ki...

sadece hissederek

Müge dedi ki...

Belki de Nurdancım..
Karamsar bir bakış açısı olsa da, paylaşmadan edemeyeceğim: her ilişki er ya da geç aynı durakta duruyor. Yani bir anlamda, her yol Roma'ya çıkıyor. Senin önermenden yola çıkarak, belki de sadece hissederek yaşanan aşk, Roma'ya varamıyor bir türlü ve temiz kalıyor.
Paylaşılmayan duygular ya da düşünceler, marazî olmadığı sürece, insanı kendi içinde mutlu da edebiliyor.

Sen böyle mutluysan, keyfini çıkar :)

Nurdan'dan dedi ki...

harikasın:)

Müge dedi ki...

Esta... :)
Ne yalan söyleyeyim, sana gıpta ettim.

Nurdan'dan dedi ki...

inan bana hayatımda gıpta edilecek sadece 2 pırlantam var,başka da bişeyim yok..
acı çekiyorum mügecim,her anlamda,aman ha,gıpta etme!

Müge dedi ki...

İşte o acı değil mi ki, kabuk bağlayıp hissetmeleri unutturan, hatta hissetmelerden korkutan, bucak bucak kaçtırtan...

'Zaman'ı dile getirip konuşturduğum bir yazım var blog'umda. Eskiden kâle almadığım ya da es geçtiğim "zaman ilacı"nı susuz falan yutmak için deliriyorsun, belli bir yerden sonra. Zaman seni tamir etsin diye kendini salıveremediğin süreçlerde belki de boşuna acı çekiliyor. Çilenin dolması beklenirken, belki de boşu boşuna kasnak günler yaşanıyor. Neden mi?: Beklenti. İşte budur insanı direnmeye, çabalamaya, savaşmaya iten.

bence...

Nurdan'dan dedi ki...

Bingo!

bu arada ben senn bloguna giremiyorum neden?

Müge dedi ki...

Bilmem ki??? girebilmen lazım. kapalı değil, ya da seçtiğim insanları alıyor değilim.

Müge dedi ki...

link vereyim, belki o zaman olur.

http://mugesandik.blogspot.com/