31 Ocak 2010 Pazar

şükürler olsun...


şükürler olsun ,bu uzun anlamsız tatil yarın sona eriyor,bir iki saate kadar işimin başına dönüp,kendimi unutacağım ,acılarımı,hüzünlerimi,uykusuzluklarımı,hava geçirmez bir çabutun içinde rafa kaldıracağım,onları o çabutun içinde eriteceğim.
tatilden önce hafta sonları çalışmıyoken,artık gece gündüz demeden ,hafta sonu demeden çalışacağım,birde bakmışım ki yaz gelmiş.
çabuttakiler hala erimediyse ,güneşin yakan yüzüne vereceğim...

bardak dolu...


bir budist,zamanın birinde bir budist tapınağına gider,niyeti o tapınağa kabul edilmekten başka bir şey değildir.
tapınağın kapısı aralanır ve budiste bir bardak su verilir.bardak öyle doludur ki,bir damlaya dahi yer yoktur.budist, bunun anlamının ''sana kapımızı açmak isteriz ancak hiç yerimiz yok''olduğunu bardaktaki suyun doluluğundan anlar.bardaktaki suyun üzerine sadece bir gül yaprağı atar,ve su taşmaz.nihayetinde tapınağa kabul edilen ender kişilerden dir...

bu hikâye çok anlamlı geldi bana,???

30 Ocak 2010 Cumartesi

......


yüzüm güz,
yüreğim kış bugünde,
ne zaman bahara bürüneceğim?

istemek ,neyi?


Uyumak istiyorum,Ayşe gibi,Fatma gibi,Zübeyde gibi.
Rüya görmek ,sabah kahvaltı masasında sevdiklerime anlatmak istiyorum,
Sonrada beraberce hayra yormak.
Şarkılar söyleyerek,oda toplamak,bulaşık yıkayıp yemek yapmak istiyorum,
Vitrin vitrin dolaşıp,hiç bir zaman giymeyeceğim aptal kıyafetler almak,
Hangi sinemada hangi film oynuyor,hangisine gitsek dedikodusu yapmak istiyorum,
O cafe senin ,bu cafe benim dolaşıp vakit öldürmek istiyorum,
Hiçbir zaman posta kutusuna bakmamak,doğalgaz,elektirik,su ,aidat nedir ,
bilmeden yaşamak istiyorum.
Sevmek bir o kadar da sevilmek istiyorum,
Riyakâr,aptal,zavallı,namussuz insanlardan uzak ,
Vicdanı ile aklı paralel yolalan dostlar istiyorum,
Aslında böyle anlamsız bir hayattan sa,
Yanıma üç şey alıp bir ada da yaşamak istiyorum...

29 Ocak 2010 Cuma

ahh Berivan!!!


Batman da, Ekim ayında çıkan olaylarda göz altına alınan, henüz onbeş yaşındaki Berivan,beni aldı seneler öncesine götürdü.Bu ülkede yıllar geçmesine rağmen hiç bir şey değişmemiş,aynı suçlamalar,buldunuz bir zavalli vur abalıya..

Yıl 1980 aralık, Ankara
Henüz lise birinci sınıfa gidiyorum,okula 5 yaşımda başladığımı da hesaba katarsak sınıf arkadaşlarımdan bile küçüğüm.Küçüğüm ama görüntü fazla gelişmiş,irice..
Alışageldiğimiz olaylardan bir tanesini daha yaşıyoruz ,okul ayağa kalkmış,yer yerinden oynamış,birde bakmışım ki,göz altına seçilen öğrenciler arasındayım.
Sevgili tarih öğretmenim Emel B.(Yusuf Aslan'ın ablası)bizi kurtarayım derken,kendisini (ve başka bir kaç öğretmenle birlikte) yanımızda buluverdi.
Göz altında geçen yaklaşık 27 gün sonunda(karakol 2 gün,emniyet 12 gün,neresi olduğunu bilmediğim askeriye kıthası 13 gün)yaklaşık 100 sayfalık bir iddanemeyle savcının karşısındaydım.Meğerse ben neymişim,neler yapmışım....tabi bende olsam savcının yerinde hiç düşünmeden tutuklardım beni..O da öyle yaptı zaten.
O çocuk yaşta hayatımın önemli bir kısmını ,tam 4 ayını geçirmek üzere Mamak askeri cezaevine giderken, yanımda Emel B. yoktu diğer öğretmenler de.Onları serbest bırakan savcı,sadece biz 12 öğrenciyi tutuklamıştı.
Benden çok şey götüren,aynı zamanda da ,bana çok şey katan Mamağa hoşgelmiştim ...


**Bu geçen 27 gün içinde ailem benden haber alamamıştı**


Umarım Berivan,sen de benim kadar, başın dik ,güçlü kalırsın oralarda,seni kimsenin yıkmasına izin verme!

karada kaçan ,havada uçan ,varmı bana yan bakan...


''Açılsın memeler,süzülsün gözler,tavında söylensin tüm sözler''
''kadıcık hazretleri de ne demek? ben sana adamcık ağızlı diyormuyum?''
''ateşe baca lazım,kitaba hoca lazım,bana bir koca lazım hemde bu gece lazım''
Şimdi bu laflar da neyin nesi ?
İzleyenler hemen gülmeye başlamıştır,yedi kocalı hürmüz filminn son versiyonundan çaldığım bir kaç cümle bunlar.
Bugün filmi 2. kez izledim yine katıla katıla gülmekten alamadım kendimi ki ben film konusuunda çok seçiciyimdir.
Ezel Akay yönetmiş,senaryoyu ,Gürsel Korat Sağlamöz yazmış.SÜPER komedi ..
Nurgül Yeşilçay,Haluk Bilginer,Gülse Birsel ,Müjdat Gezen....süpersiniz

kostümler harika,ayakkabilara dikkat çekerim özellikle...
kostümler gittigidiyor da mor çatı yararına satışa sunulmuş,ne demeli,tebrikler..

28 Ocak 2010 Perşembe

hayat sabra denktir..


...Hayat Sabra Denktir...



Olmaz gönlüm, olmaz öyle!
Keskin sirkenin akıbeti malûm. Dört mevsimi yaşayan bir cennetin bağrında büyüdün de sen, onun için böyle bir baharı ve yazı özlersin.

İstersin ki çabuk geçsin fırtınalı sonbahar, ayaza durmasın kışlar.
Dedim ya, sen dört mevsim hesabını yaparsın yaşarken duygularını.
Ama bilmelisin herkes buralı değil.

Bilmelisin, güneş görmeyen yurtlar var.
Olmaz gönül, olmaz öyle.

Yükün ağır bilmekteyim, baharı yaşamayanlarla kış nasıl geçer; onu da bilmekteyim.

Ama şunu da bilmekteyim ki, sabredebildiğin ölçüde yaşarsın.
Eminim ki, hayat sabra denktir.
Ve sabır, tahammülün bittiği yerde filizlenir.


Sabır gönlüm, sabır!
İçine çekerken, zehir gibi gelir tadı, boğulacağını zannedersin.
Kanın çekilir yüzünden, bembeyaz olur sîman; yutkunursun, geri döner içinde düğümlenenler.
Başını eğmek istemezsin; ama kaldıramazsın da öyle göklere doğru.
Ağlarsın, gözyaşın akmaz.

Haykırmak gelir içinden, zangır zangır gürültüler habercisi olur titreyen ellerin

Konuşursun yalnızca kendinle, dökersin içini; senden başkası duymaz bilirsin bunu.



Sitemlerin dillenir haklı olduğunca, bağırırsın rahatlarcasına, ama sadece kendi içinde, ama Sonra gözlerin...

Gözlerin nihai nokta olmak ister en sonunda.
Durur öylece, bakar, bakar...
Ve kimseler fark etmez neden donuklaştığını, kimseler anlamaz anlatmak istediği çifte derin mânâyı...

Sonra çekip alıverirsin anlamlı bakışlarını ruhunu bir kenara bırakmışlardan.
Yüzünü çekersin, yalan dünyanın yalancılarından.

Alnındaki kırışıklıkları alıverirsin haberi olmayanların önünden.
Ve başlar böylece sabır maratonun.

Korkma gönül,
sen hele azmet sabır için, yüreğini koy ortaya, gör ne mânevî hediyeler paketliyor Yaradan...


En masumane tavırlarına gaddarca yaklaşanlar olacak belki.
İçindeki çocuk hafife alınacak...

Anlatmak istediklerin değil, anlaşılamamış yanların konuşulacak.
"Olsun!" diyeceksin, yüzündeki gülümsemeyi kaybetmeden.

Ve kalbin şöyle bir hafifleyecek, damarlarına giden iyimserlik yolunu tıkamadığından...



Üzülüp acı çektiğin anlarda çileni hafife alanlar olacak belki...
Öyle bir yanacak ki için, kimseye anlatamayacaksın.

Günlerce ağlayacaksın gözyaşının lâhutî ikliminde.
Sonra en yakınındaki, en yüreğindeki vuracak hislerini...

Canım dediğin dönecek sırtını.
Bir "ah!" çekeceksin derinden ve anlamaya çabalarken empatinin gücüyle,

Arkanı döndüğünde kimse kalmamış olacak.
"Sabır" diyeceksin, yine sabır...



Faltaşı gibi açılıp kalacak gözlerin bazen de...
Çok şaşıracaksın, çoook!
Ya gönül...

Kalb kırmak çok kolay oldu, kalbin değeri pazarlara bile çıkartılmaz oldu.
Tatlı sözü unutanlar çok, şu hengâmesinden sallanıp duran asırda!

Aldırma diyemem, aldıracaksın elbet, hislenip içerleyeceksin belki.

Zannediyor musun ki,
yüreğine aldıklarına söylediğin nazenin kelimeler, boşta kalır!
İnanıyor musun ki, sevdiklerin için kurduğun lâtif cümleler, öksüz bırakılır!

Yok gönül, yok!
Sahibi var hepsinin.
Bırak duymasın insanlar, bırak sertliği onlara! Bırak, tabularına kale yapsınlar!

Yeter ki sabret gönül, asıl sahibini düşünüp sabret, başını sonunu kestiremediğin olaylarda bile...

Bırak vursunlar ayıbını yüzüne, bir kusuruna binler cefâ taksınlar.
Yaradan'ın "Settar" ismi, beşerin hükmüne mi kalmış.

Sen sabret gönül...
Felaket tellalları susmasınlar isterlerse?
Olumsuzluğu yaymanın zevkine doyamayanlara inat, bütün güzel düşüncelerini yay sere serpe.

Zehrini ağzında taşıyan yılanın başını ezemesen de, bal damlasın dilinden.
İnan, kimse üzemez seni Uzat ellerini ve bekle.
Sabırla bekle gönül!
sabret gönül,
sabret!...


Ama şunu da bilmekteyim ki, sabredebildiğin ölçüde yaşarsın.
Eminim ki, hayat sabra denktir.
Ve sabır, tahammülün bittiği yerde filizlenir..

...alıntı...

26 Ocak 2010 Salı

git..



bıraktım ellerini,
çözdüm yüreğimdeki düğümü,
hadi git.
git,sessiz karanlık limanların koynuna,
git,soğuk çamurlu izbe yolların sonuna...
arkana dönüp ,sakın bakma,
görme,
ne bıraktın, nasıl bıraktın,
hem ne önemi var senin için,
sen ,sessizce almışsın ölümü koynuna,
ona olan aşkın,kavurmuş yakmış,yok etmiş ne varsa,
anlamazmısın o soğuk,o hain,o kahpe..
git,git ama ,ona gitme,
dayanmaz bu yürek ,bu sona.

Nurdan Z. 05 08

peki...


Bugün herşeye 'peki' diyesim var.Acıya,tatlıya,aşka,sevgiye,sevgiliye,hüzne ,kedere,duygusuz sevişmelere,hatta hiç sevmediğim viskiye...

25 Ocak 2010 Pazartesi

ödül :=)

agresifboy, beni ödüllendirmiş ,kendisine teşekkür ediyorum..onur duydum efendim...

geri sayım başladı...











Kendimi bulduğum ,ellerimle yarattığım minik dünyama dönmek için geri sayıma başladım nihayet..
Minik dünyamın mutfağında kendimi kaybediyorum,daha güzel lezzetler yaratmak için,beyin jimnastiğim hat safhada.Birde övgüler gelince değmeyin keyfime..
Bugün bir değişiklik yapıp,kendi mutfağımdan bir sos tarifi vermek istedim,bu sos makarnalar için,eminm çok seveceksiniz.Bu sosu sadece haşlanmış makarnanın üzerine,dilediğiniz gibi(haşlanmış tavukla,jambonla,mantarla,ızgara tavukla,yada hepsi bir arada)malzemeler ilave ettikten sonra ,sıcak sıcak döküverin,ya sosun üzerine yada soson içine rendelenmiş kaşar ilavesiyle afiyetler olsun.

Krema Sos:
1 çorba kaşığı tereyağ eritilir,
2 çorba kaşığı un ilave edilir,pembeleşinceye kadar sürekli karıştırılır,
1 su bardağı süt yavaş yavaş ilave edilir,
tuz karabiber yeterince ,
boza kıvamını alana kadar devamlı bir tel yardımıyla ,pütürleştirmeden karıştırılır,
boza kıvamını aldıktan sora yarım paket krema ilave edilir,
bir taşım kaynatılır makarnanın üzerine gezdirilir(isteğe bağlı olarak rende kaşar içine yada üzerine serpilir)



Afiyet olsun

23 Ocak 2010 Cumartesi


Mutluluk;
satın alınmaz,

mutluluk;
çalınmaz,
mutluluk;
dinlenmez,

mutluluk;
paylaşılmaz,

mutluluk;
yaşanır,sadece bir 'an' da ..


Nurdan Z.

boş durma boşa çalış...


Bir haftadır evde oturmak yaramadı bana,öylesine saldım ki kendimi,bir de üstüne üstlük sardırdım hiç olmayacak şeylere.Şimdi balkonda,kar'ın lapa lapa yağışını izlerken,soğuktan donmuş kıçımı,zor oynattığım parmaklarımı hiçe sayarak,biraz daha oksijen almaya çalışıyorum.

Oksijeni azalmış beyin hücrelerimin, son bir haftada saçmalardan seçip seçip ziyafet sofrası hazırlaması na son vermek niyetim.hee birde şu elimden düşürmediğim laptopun yaydığı kirli enerji de cabası..

Bu hafta msn full çalıştı, hep kapım açıktı ziyaretçilere,hiç olmadığı kadar,aylardır konuşamadığım arkadaşlarım, dostlarım ,tanıdıklarım hoşgeldiniz...hoşgeldiniz de ben pek hoş değilim.

Birde ,şu iletime yazdığım fransızca cümlelere takan meraklı arkadaşlar var,delinin sağı solu belli olmaz mış ya,'ya kardeşim anlaşılmasını istesem türkçe yazardım nedn bu merak'diye azarlamadan da duramadığım anlar oldu..

Neyse ki 1 hafta kaldı,daha fazla delirmeden geçireceğimi ümit ediyorum.

Aslında herşey anlamsız ama herşey,bu koşturmaca,para,temizlik,uyumak,biri sana günaydın demeden uyanmak,her şey..

Kar'ın tam ortasına oturarak mal mal ,gözlerim kapanana kadar gökyüzüne bakmak istedim bir an.Hatta donana kadar...

kimbilir belki ben donunca da pegasuslar ortaya çıkar....

Her gelişimde bir kez daha gönderdiğin oldum..

İnanamadığın, Yenemediğin, üzerinden atamadığın korkuların oldum...

Ağladığın, bağırdığın ya da sustuğun isyanın oldum,

sessizce boşalan gözyaşların, birikmişliğin oldum...

Yüreğindeki kadın ben olmak isterken, yüreğine sığınan ve tozlanacak olan bir anı oldum...

Haketmedikler......in, artık yeter dediklerin ve herşeyin olmak isterken belki de hiçbir şeyin oldum...

Söylesene ben gerçekten senin neyin oldum?

Sesin hep uzakları çağırıyordu, ben üstüme alındım, sana geldim..

Bilseydim, bana ait olmayan bir seslenişi sahiplenir miydim?



'senin elinde'


Zamanın birinde iki tane kız kardeş varmış, nasıl akıllılarmış anlatamam.Etrafındaki ve okuldaki tüm bilgi onlara yetmez olmuş.Bir gün anneleri onları dağdaki bilge adama götürmeye karar vermiş. Kızlar,bilge adamla karşılaşınca ona sorular sormaya başlamışlar. Bilgeadam bütün soruları doğru cevaplamış: kızlar çok sevinmişler veannelerinden eğitimleri için bir süreliğine izin isteyerek bilge adamınyanında kalmışlar.Sordukları soruların hepsinin cevabı doğruymuş. Bir süre çok mutluolmuşlar: ama sonra sıkılmaya başlamışlar, "Bilgenin bilemeyeceğ bir sorubulmamız lazım" diye düşünmüşler. Kızlardan biri bir gün" Buldum! " diyesevinmiş."İki elimin arasında bir kelebek koyacağım ve bilge adama soracağım "Avucumun içinde bir kelebek var. Canlı mı, ölü mü? " " Ölü" derse kelebeğibırakacağım. canlı derse avucumu hafifçe bastıracağım.Her ne derse cevabı bilemeyecek.Kızlardan birisi kapalı tuttuğu ellerini bilgeye doğru uzatmış.(Şimdi lütfen siz de yapın. Avuçlarınız birbirine bakacak şekildeellerinizi birleştirin ve uzatın. Ben açın deyinceye kadar da açmayın). Vesormuş:"Avucumun içinde bir kelebek var: canlı mı, ölü mü?Bilge adam cevap vermeden önce uzun süre kızın gözlerine bakmış, bakmış vecevaplamış:"Senin ellerinde kızım. Senin ellerinde........."Şimdi bakın hayatınıza ve mutluluğunuza..Nerede mi?Açın avucunuzu..Sizin ellerinizde: Tam avucunuzun içinde .Bir Portekiz atasözü der ki: "Yaşadıkça yaşlanmazsınız, yaşamadıkça yaşlanırsınız."


Alıntı..

rüzgar a


rüzgâr,acı acı çığlıklar atıyor dışarda,yağmur da tempo tutuyor,

odam soğuk,odam sessiz bu gece,karanlık oluşu da cabası,

kimine göre ömrünün son demleri,kimine göre baharının ilk ayları,

öyleyse rüzgârın çabası kime,niye bu çığlıklar,

ne tarafa eseceğini şaşırmış,vurur yüzünü boş sokaklara,

sokaklar ne acılar yaşamış, çileler çekmiş,umurundamı,

acıtmıyorsun onları ,yaş kaldırımlar,köşedeki viran ev,duymuyor seni,

seni, ben ve benim gibiler duyuyor,bezginler,uykusuzlar,

duydukça da, hadi lennnn diyesim geliyor..

ne işe yararsın,alıp götürebilirmisin uzaklara,

yada uzakları bana getirebilirmisin?

beni kıskandıracak çığlıklar atmaktan başka ne işe yararsın ?

sen burdasın ,sen ordasın ,sen heryerdesin,

ben se evet ben, sadece burdayım,

çığlıklarım kimseyi üşütmüyor,gözyaşım bile yağmur kadar tempo tutmuyor

içimde hicaz makamı bir mırıltı acıtıyor,çok acıtıyor..


nurdan z, 23 ocak 2010 03 24


22 Ocak 2010 Cuma

hissediyorum!


Yine bir hafta eskide kaldı,dün oldu,bugün cuma,haftaya bi baktım da,görmek istemediğim bir çok insanla karşılaşmışım,konuşmak istediğim insanlarla konuşamamışım,adam akıllı yemek yememişim,sigarayı adeta yemek niyetine yemişim,uyumamışım,o çok sevdiğim rakıdan bir yudum bile içmemişim.Bunları düşününce kötü hissediyorum.

Öyle bir şey daha hissettim ki, bu geçen bir haftada,işte cebe konulacak tek şey..Tanımadığım,görmediğim,dokunmadığım,bu garip çelişkide de bağlandığım seni hissettim.Öyle ki hep benimleydin ,nefes gibi,gölge gibi,hayal gibi...

Hissediyorum,biliyorum ki sende beni hissediyosun.Aramızdaki tek fark; ben hissettiklerimle mutluyum,sen se hissettiklerinden korkuyorsun.

Olsun ,canın sağolsun,ben seni sensiz yaşayarakta mutluyum,ne kadar engel olursa olsun ,düşlerimin engeli yok,seni dilediğim gibi düşlüyorum.Bazen ,seninle makarna pişiriyor,bazen çamaşır asıyoruz,ben kahve içerken dizinde ,sen çayını yudumluyosun,rakıyı bardağa bir başka akıtıyoruz,bir başka şerefe diyoruz.Benim rakıdan olmasa da mutluluktan başım dönüyor,geniş omuzlarında huzur buluyorum.Yıllanmış şarap misali ruhunun,okşandığını hissediyorum.Sadece sarılıp uyuyoruz.

21 Ocak 2010 Perşembe

a a


Karanlık var dışarda,kar,yağmur ,ayaz,sırada bekler.Üç zamandan fazladır dinlediğim damla sesi kulağımda her gece ki senfonisini yapar.Mırıl mırıl uyuyan kedicik kucağımda,biraz daha sokulur sıcak tenime,yastık dolduracak kadar da tüğü olsa ,yinede kediliğini yapar,saklanabildiğimi sandığım tek yerde yatağımda.Bir tını gelir uzaktan ,'sen kalem ol ben kağıt' der Volkan Konak..

Kaçtımı kaçar uyku bir daha uğramaz,belki saat ezanı getirdiğinde,üflemek için eğilirim muma,sonra durur düişünürüm ,tüm karanlıkların bir araya gelip de söndüremediği mumu(Robert Alden)

bir nefesim yeter söndürmeye,demekki karanlıklar aslında ,sadece güneşin gölgesidirler,bir nefes kadar bile güçlü değiller.

sana sen yardım edebilirsin.

Kedi korkusundan devamlı endişe eden ve üzüntü içinde yaşayan bir fare varmış. Sihirbazın teki
ona acımış ve fareyi kediye dönüştürmüş.Fare kedi olur olmaz,bu seferde köpekten korkmaya başlamış.Sihirbaz bu seferde onu bir kaplana dönüştürmüş.Fakat bu seferde avcıdan korkmaya başlamış.
Sihirbaz bakmış ki, onun korkusunu yenmeye imkân yok,ona nasihat etmiş.
'Sen cesaretsiz,korkak birşeysin,tekrar fareye dön.Sende sadece farenin yüreği var.Ben sana asla yardım edemem'.


Hint hikâyesi dir.

20 Ocak 2010 Çarşamba

seni çizmek!!

Bir deftere önce beni sonra seni çizmek istedem.
Onur dan saç yaptım kendime,çok gürdü,rengi simsiyah.
Gurur dan yüz yaptım,kaşı gözü belirgin ,kırmızı.
Pamuktan kalp yumuşacık,ama ıslanınca külçe kadar ağır.
Marifetten parmaklar,değirmenden ayaklar yaptım.
Yıldızlardan akıl,dolunay dan fikir .
Yürek yaptım beyaz papatyadan,kırmızı gelinciklerle taçlandırdım.
Dil yaptım kemandan,sazdan,vicdandan.
Ten ekledim ateşten,alevden..
Sıra sana gelince ;
marifetim yok oldu,gökyüzüne kara bulutlar doldu,
tenim alevlendi,yüreğim ıslandı.
Seni çizmek nasip olmadı gülüm,papatyam soldu,gelinciğim se öldü.

nurdan z. 02 49

Bir düne bir sana



Uzanamasa da düne elim,
Anılar canlanır gözümde, yüreğimde
Acı da olsa tatlı da olsa,karışık ta olsa.
Yakınlaşır duygu seli,
Hatta bazen sürükler kaosunda,
Götürür çok uzaklara.
İki kadeh içmişliğin sarhoşluğunda,
Açar yelkenleri fora.
Kiminde garip yalnızlık,
Kiminde bencil ayrılık.
İki kadehle aşarken denizleri,
Şansızlık,
Rüzgâr esince tersine,
Yeniden dönersin başa.
Ne düne uzanır elim,ne de yüreğine,
Dün acıtsada beni,
Yüreğin yakar tüm bedenimi..



Nurdan Z.19 ocak 2010 23.11

19 Ocak 2010 Salı

Bir Damlacık

Duru bir yeşildi ortalık
Akşam güneşi kırılmış bir mızrak boyu
Ve çocuk sesleriyle iniyordu ışık,
Ağlarda sanki dargın bir kılınç balığı
Pullarını döküyor üstüme
Bir sessizliği anlatmak için yazıldı bu şiir
Belki de anmak için bi damlacık bir sessizliği

Can Yücel

17 Ocak 2010 Pazar

herşeye rağmen!


Bugün ölüm haberleriyle güne başladık.İlk haber Rima'nın çocukluk arkadaşının ,henüz 25 yaşında olan pırıl pırıl bir genç kızın ölüm haberi..Rima'nın gözyaşları sel oldu ,durdurmanın imkânı yok gibi görünüyor.Nihaytinde bu yaşlar duracak ve hayat devam edecek,ne kadar acı da olsa bu böyle ...

İkinci ölüm haberi de benim eskiden yakın olduğum ama 25 yıldan fazladır görmediğim sevgili Ali Mehmet ağabeyim.. Ali Mehmet ağabeyyy nur içinde yat.

çocukluğumun gülen yüzüydün sen,akrama camiasında belkide bana en yakın olandın ,o kadar hayat dolu ,o kadar iyi yürekliydin ki bunu çocuk kalbimle seçebiliyor seni diğerlerinden ayırabiliyordum.

Hayat böyle birşey,birileri doğarken birileri ölüyor.Doğanın dengesi..

Neden bu ne kadar süreceğini bilmediğimiz hayatta sabitleşiyoruz,tek bir pencereye takılıyoruz?Gözümüzün görebileceği kadar çok pencere varken!!!Neden yarın güleceğimiz şeylere bugün üzülüyoruz,neden kırıyoruz birbirimizi,neden kaçak roller üstleniyoruz??

Herşeye rağmen!

elveda derken,


Bilmeden deşelersin yarayı,kanatırsın acıtırsın,burnunu sokarsın her deliğe,

Sanırmısın ki dünya, düşlediğin gibi toz pembe,acı biberi sürecek kimse yok etrafında,

Hani küskündün her daim aşka,sevgiye ,sevgiliye,lafına, sözüne,

Bir kara göz ,bir kara kaş,bi tek güzel laf,bumuydu sınırı zafiyetinin?

Hani son duraktı hoşgörü,acınmak,acımak..

Zamanı gelmiş,hatta geçmiş bile ,yokolmalı,kaybolmalı,

Deştiğin yaradan elini çekmeli,tüm duyularını kapatmalı ,

Hislerini gömmeli verimsiz kara toprağa ki,filizlenmemeli çürümeli,

Zamanı gelmiş, geçmiş bile..
Hoşçakal.

16 Ocak 2010 Cumartesi

kaçma!!!!!


insan neden kaçar ki mutlu olmaktan? ya da mutlu olabileceğini bilmekten.

neden ölümü bekler ki?hayatın bunca güzelliğine kör bakar.

neden ?çemberini genişletmeye çalışırken,daraltır ki...

ilgi mi bekler?sevginin sınırını mı çizemez? sabır denilen şeyi sınamakmıdır niyeti?

yoksa mutsuzlukmu,umutsuzlukmu onu mutlu eder?ya da yalnızlık mı?

kimbilir???

14 Ocak 2010 Perşembe

bir ay sonra !!!


bugün bir delilik yapıp,internetteki zayıflatıcı ürünlerden bir tanesinin siparişini verdim,haftada 2 kilo veriyormuşsun,15 günde 4 kilo..yani ayda 8 kilo verdirecekmiş ,zaten o kadar fazlam var hadi bakalım hayırlısı.

hergün tartılıp burda not tutucam,yediklerimi de not alıcam,eğer bu konuyla ilgilenen arkadaşlar varsa 1 ay sonra sonucu görüceğiz.

bıktım artık bu fazla kilolardan,umarım bu ürün savaşı kzanır...





12 Ocak 2010 Salı

kaybolma yalnızlığında....


bıraktım sessizliğine seni içim acıyarak,usulca kıvrıldım karanlığında ,belkide saklandım kırmızı duvarın dökülen sıvasına.
anlamak istedim ,dinlemek,paylaşmak,sencileyin düşünmek.
izin vermedin herzaman ki gbi,kapadın kilitlerini ,zincirlerini vurdun,aşılmaz duvarlarını ördün .
sabahlara nasıl kavuşuyorsa gece,bulacaksın sende huzuru sadece aydınlığında.karanlık kör ,karanlık ruhsuz ,karanlık huysuz anlıyacaksın bi zaman elbet.
biliyorum acıtıyo bişeyler seni,ama sen olduğun için değil bütün bunlar,
sadece geçtiğin sular,demir attığın limanlar belkide yanlış.
anlattım seni senden habersiz,geceleri üstüne kıvrıldığım minik sığınağıma,
o sulardan geçip,yanlış limanlarda durmalıymışsın,hemde bunu defalaca yapmalıymışsın.
kızdım kızdırdım arkamı döndüm ağladım.
haklıydı belkide,kimbilir rüzgâr sana nasıl esiyor,beni üşütürken ..

11 Ocak 2010 Pazartesi

zor zaman

hayatımın en zor zamanlarından birini yaşıyorum sanırım,kendimi uzun zamandır bu kadar köşeye sıkışmış ,bu kadar aciz hisetmemiştim.
enerjimin bittiğini ,dayanma gücümün azaldığını hissediyorum,veeee çok yalnız olduğumu,kalabalıkların içinde yalnız olduğumu hissediyorum.
tabiki benmde bir ailem var ,annem,kardeşlerim...düşenin hiç bi zaman dostu olmazmış derlerya..aileside olmazmış ne acı.
sınanıyorum heralde!!!
uzun zamandır zamanın hiç bu kadar hızlı akmasını dilememiştim,o kadar hızlı aksınki,2 yıl geçip gitsin rüya gibiiii

8 Ocak 2010 Cuma

mutlu yıllar canımın içi


9 ocak 1990...

hayatımın en önemli günü..
evet ,9 ocak 1990 da anne oldum,senin annen..
seni kucağıma verdiklerinde,herşeyi ama herşeyi unuttum,sadece sana bakmak ,seni koklamak o yaşa kadar yaşadığım en güzel en güzel duyguydu.
kapkara kıllı bir bebektin ,ama benim için heralde dünyanın en güzel bebeğiydin.
çocukların anne ve babalrını seçme şansı yok ne yazıkki!umarım sana iyi bir anne,şimdilerdede iyi bir arkadaş olabilmişimdir bebeğim..
iyiki varsın ,iyi ki doğdun,mutlu yıllar senin olsun ..

5 Ocak 2010 Salı

yuhhhh!


bir üniversite bir ay tatile girermi yaaa!!yuh diyorum ..buralarda avlıyacak sinek bile yok..Allah yardımcım olsun.

yaşasınnnnn...


of aman Allahım,uzun zamandır bu yatağın bu kadar keyf verici olduğunu düşünmemiştim.yine uzun zamandır ilk kez bu kadar erken(22 30) evime gelip yatağıma uzandım.durup durup keyften gülerya insan ,işte tam da onu yaşıyorum şimdi.ayaklarımın ,bacaklarımın
adeta cımbızla çekilmesine aldırmadan.
bu soğukta kimseler dışarda kalmasın,diye de dua etmekten alamıyorum kendimi.
ama ben ne kadar dua edersem edeyim,birileri mutlaka sokakta bu soğuk havayı teneffüz etmek zorunda kalıyordur.Allah yardımcıları olsun ..

3 Ocak 2010 Pazar

???


bir türkünün yanık bağrında kavrulsam,
kar ayazına atılıp soğusam,

bir kadeh şarap olsam içilsem,
dudakta izim kalsa ,damakta tadım..

tozlu raflarda kitap olsam,
binbir geceyi barındırsam,

kuş olsam göçsem uzak diyarlara,
sürümden ayrılsam,vurulsam.

uçurumda köprü olsam,
bir o yana bir bu yana savrulsam.

aklımı yitirsem,hiç bulamasam
bu beni, yinede severmiydin?

...........


böyle zamanlarda kaybolurum kendimde,
gömerim aklımı ,duygular sel olur akar
akar akmasına , dolacak yer bulamaz zayi olur taşar.
saklarım beni benden, herkezden kaçarım,
içimdeki fırtına savurur ordan oraya,
istemem bilsinler,istemem duysunlar,istemem çözsünler,
tek bir şey isterim,yüreğim yavaş vursun ,
kulağım sağır,göğsüm nasır olur.
hayaller kurar orda yaşarım,sadece, bencilce
ben çizerim yolu,yaparım yuvayı ,oturturum baş köşeye
kimene,hayal benim,oynayan benim.
işte böyle zamanlarda kaybolurum,
gömülürüm dünyama,yok olurum,sadece ve bencilce..


1 Ocak 2010 Cuma

hoşgeldin 20 10

bir yılı daha bitirdik,acı tatlı bir dolu yaşanmışlıklarla..yeni yıl herkese iyi gelicek böyle hissediyorum,yazılışı kadar kolay okunuşu kadar net,bol kazançlı ,sağlıklı,herşey kolay olacak.
geceyi tek başıma şişenin dibini bularak,ama sarhoş olamadan geçirdim:( heryere yazarım ya !'öyle sarhoş olsam ki' diye ,ama olamam.hep bir oto kontrol ,nedense bir türlü kendimi salamıyorum. beyin hemen sinyal veriyor 'hooopp sarhoş olmak üzeresin dikkattt ' neden yaaa!!!
herneyse,
2010 herkese,(önce bana)önce sağlık,huzur,bol para getirsin ki gelecek seneler hırs yapsın daha iyilerini getirsin inşallah..