21 Haziran 2010 Pazartesi

BİZ ASLINDA KİMİZ?


Katıldığım bir çok sosyal aktivite de bu soruyu kendime sorarım.Biz neyiz ,kimiz?
Kara çalımı,kara kedimi,ucuz ve basitmi?(Biz derken ki kastetdiğim,
boşanmış,ya da dul kadınlar.)Evet ,bu soruyu bana sorduran ise çevredeki insanların
tavır ve davranışları.
Eşleriyle aslında hiç yaşamadıkları aşkları ,senin karşına geçerek oynayan ,eşlerini koruma
kalkanı altına alan hemcinslerimin davranışlarınımı anlatmalı,yoksa kolay lokmaymışsın gibi
davranan evli ya da evli olmayan erkeklerin davranışlarınımı..
Yanlış yargılara mahkum olmamak için illa ki yanımızda bir erkek mi olmalı?
Hımm!Yanın da eşi (sevgilisi) var zararsız, yalnız bir kadın ,hemde dul(boşanmış)aman dikkat!
Düşünüyorum da ,evli kaldığım onca yıl ben böyle davranışlar sergiledimmi?Hayır .
Aksine ,Kadir İnanır kadar yakışıklı,tatlı dilli ,kadın ruhundan anlayan bir eşe
sahip olmama rağmen,kendime güvenim sonsuzdu.Eşime güvenim de vardı tabi,ama sonsuz
olmayan.Kısacası öyle ortamlarda eşimi herzaman olduğu gibi,hatta biraz daha fazla özgür
bırakmak,ona bumerang etkisi yapardı.Yanımdan ayrılmadığı gibi,gözlerimin içindenden de
ayrılamazdı.
Bir erkeği,ya da kadını ne kadar sıkboğaz ederseniz ,o kadar kendinizden uzaklaştırırsınız,
naçizane..
Erkek avcılığına soyunmuş kadınlar da vardır elbette.Fakat erkekler böyle kadınların gözlerinden
anlarlar ve kendilerini korurlar diye düşünüyorum.Zira günümüz de ki erkekler oldukça cimri ve
egoist.
Ya ,bizi kolay lokma gören erkekler;
Evet özgürüz ama,sınırlarımız,prensiplerimiz,onurumuz,gururumuz bir de sıcacık yüreğimiz
var.Belki de anneyiz.

19 Haziran 2010 Cumartesi

.......

Bu sayfalara yazarken, sadece içimden geçenleri ,kim okur ,ne düşünür,nasıl yorumlar kaygısı gütmeden yazmaya çalışıyorum.Aynı ölçülerde bir face book grubu kurarak ,istedim ki herkes delicesine ,kaygısızca yazsın paylaşsın.Grubun adı SESSİZLİK BOZUMU..
http://www.facebook.com/group.php?gid=136160306401091&ref=ts

ERGEN Mİ ZOR YOKSA ANNE BABA MI?


Her ergen çöcuğun anne babasının dilinde dir;
-Benim çocuk çok zor ergenlik geçiriyor,şöyle arkadaşları var,dersleri böyle kötü ,yalan söylemeye başladı vs.
Herşey den önce anne babalar unutmamalıdır ki ,o zor denilen ergenlikten kendileri de geçti.İyi ve kötü arkadaşları
kendilerinin de mutlaka oldu.Ders hayatları her zaman dört dörtlük olmadı.Yalana gelince;herkes yalan söyler,
ama küçük ,ama büyük.Önemli olan, yalanı neden söyler ergen?
Çünkü;kafasına koyduğu bir şeyi yapabilmek ister,denemek ister ve bunu özgürce tek başına yapmak ister.Karşısına
engel çıkmasın diye de yalan söyler.Kısaca, tetbirini önceden almayı tercih eder.
Akıllı ,çocuğunu iyi tanıyan bir ebeveyn,onun yalan söylediğini anlar,ama yüzüne vurmaz,buna bir kaç kez göz yumar.
Ancak devamı geliyorsa o da tedbirini alarak yola devam eder,ergeni kırmadan incitmeden ve en önemlisi ona saygısını
yitirmeden.
Kötü arkadaş deyimini de hiç anlamış değilim doğrusu!O kötü denilen ergen büyüyecek ve bizim iyi ergenimizle belki de
karşılacak ,hatta belki de evlenecek.Ya da aynı ortamda çalışacak.İşte asıl kötülük o zaman kendini gösterecek emin olun.
Eğer ergen,kötü demeyelim de ,yanlış arkadaşlıklar içindeyse ,arkadaşının yanlışlarını düzeltebilecek durumda ise,buna izin
vermeliyiz,banane ,sanane dememeliyiz,çünkü ergen için en önemli kişi arkadaşıdır.Ne annesi ne de babası o kadar önemli
değildir.Bu kabulü zor bir durum da olsa böyledir.
Ebeveyn olarak yapmamız gereken en önemli iki şey;
Ergenle gerçekten arkadaş bağlarını kurabilmek,unutmayalım ki zaten onun annesi ya da babasıyız.Arkadaşı değiliz.
İkincisi de hayatın her kıyısın da yapmamız gereken empatiyi ,ergenimizle de yaşamak.
İşte o vakit ergeniniz ,gece eğlencesinde ona ve arkadaşlarına eşlik etmeniz için elinden geleni yapacaktır emin olun.

Nurdan'dan

10 Haziran 2010 Perşembe

KADIN


Aşk yaşamakla bir kadını yaşamak aynı ıslık eşliğinde olmaz... kadın, kainatı dolduran yıldızların bilinmezliği gibidir... bir kadının sadece bedenini yaşayabilirsin; kadının derinliğine inmeyi filozoflar bile başaramamıştır...

kadın, kitapların sesidir. Tozunu üfler üstüne; sesinde sessizlik vardır. Solmayan iradedir. Duygularımızın gürültüsüdür ve kalıcıdır. Hayatın özeti kadının bakışlarındadır; cesaretin var mı?!

Kadın, susmayı bilir. Mimiklerinde tonlar vardır; dinletirler kendilerini. Bu yüzden çoğu kaleme mürekkep olurlar. Keşfedilmemiş edaları vardır. Altıncı his ne ki; kadının hissi vardır.

Aşkı kullanarak kadına gidersen onu elde edemezsin. Kadın, aşkın üstüne kendi ismini yazmaz; mektuplara, e-maillere, msn'e, cep mesajına aşk sözleri yazıp kadına iletirsen başarısız olursun. Kadının gözlerine bakarak anlık sözler söylemelisin; ezberlenmemiş... Kadının üstüne aşkı yazmalısın.

Kadın, masum saf edalarına bürünen erkeği sevmez. Kadın aşkın özüdür; onlara aşkı öğretmeye kalkışmayın. Bir kadının olsun istiyorsan, 'bana aşkı öğret' demen yeterli. Çünkü erkek beden ister. Erkek şehvet ister. Erkek isteğini kelimelere dökmediği sürece kadının bedenine sahip olamaz. Bu yüzden erkek masum edalarına bürünmesin. Kadınından aşkı öğrenirken kelimelerini ıstıraba mahkum etme.

Erkek; kariyerine, parasına sırtını yaslar 'kadın elimde,' der. Kadın, kişilik terbiyecisidir. Kişilik eğitimi almamış ya da kişiliğinden yoksun erkeği çok iyi terbiye eder. Kariyerine, parana velhasıl şımarıklığına kadının suskunluğu yeter.

Kadın ruha konuşur. Kadın aşka konuşur. Kadın kelimelere konuşur. Kadın karşısındaki erkeğin miktarı kadar konuşur.

Ruh dinler. Aşk dinler. Kelimeler dinler. Erkek miktarı kadar dinler.
Kadın kalbin atışıdır. Yüreğin daralmasıdır. Kadın, suyun kaynamasıdır. Kadın hafif bir rüzgar gibi esmez tene. Kasırgadır, teninde mecal bırakmaz.

Kadın, yaşama zamanıdır.

Kadını aşkın diliyle yaşayamazsın...

Kadını kadının dudaklarıyla yaşayabilirsin!


Koray Demirkılıç

7 Haziran 2010 Pazartesi

durusu_yabank_06hazıran




fotoğrafın üzerine tıklarsanız ..

durusu kano sefası


Bu hafta yaban kazları olarak, Durusu Parkta kano sefası yaparak,biraz da olsun bacak ve ayaklarımızı dinlendirip kollara yüklenelim dedik.
Yaban kazlarından 16 arkadaşımızın Munzur da olması (9 günlük bir doğu gezisi)nedeniyle biraz şimarıklık yapıp ,yorulmadan eğlenceli bir gün geçirmek istedik.
Güne ,bilinen eski tekkingcilerden Levent'in işletmeciliğni yaptığı ,içinde bir trofe müzesinin bulunduğu muhteşem bir tesiste açık büfe kahvaltıyla başladık.
Havanın kapalı ve her an yağmurun başlayabilecek olması keyfimizi kaçırmadı.
Kahvaltıda manda yoğurdu yemeyide ihmal etmedik tabi ki!!
Kahvaltının ardından,sevgili Levent bizlere önce trofe müzesini gezdirdi.Bu müze Türkiye de tek dünyada 3.olan bir müze imiş.Vahşi hayvanları böylesine sevimli ve sakin görmek başka bir keyifti.
Kanolara binmeden önce, biraz teorik bilgiyle donatıldık.Sonra ver elini kano keyfi..
Nilüferlerle dolu Durusu gölünde ,doğanın güzelliği gözlerimi kamaştırdı.
Kanolara hepimiz alışmıştık,teorik bilgiler işe yaramış,hiç bir kano devrilmemişti.
Mola vermek için kıyıya yanaştığımızda yağmura rağmen ,nülüferlerin,göl kestanelerinn süslediği o muhteşem gölden yüzmeden dönmek olmazdı tabiki.
Moladan sonra şarkılı türkülü kano sefasına dönüş yolunda devam ettik.
Muhteşem pazarlar dan bir tanesi de tatlı su balığı olan kara balıkla bira keyfinden sonra sona erdi :(