27 Mayıs 2010 Perşembe

Öğrendikki !!

Öğrendik ki....
Bir tek insanın bize ''iyi ki varsın'' demesi, varolduğumuz için mutlu olmamızı sağlar....

Öğrendik ki....
Kibar olmak, haklı olmaktan daha önemlidir.
...
Öğrendik ki....
Hayat şartları bizi ne kadar ciddi görünmeye zorlasa da hepimiz çılgınlıklarımızı paylaşacak birini arıyoruz....

Öğrendik ki....
Bazen tek ihtiyacımız olan bir el ve bizi anlayacak bir yürektir.....

Öğrendik ki....
Parayla ''klas insan'' olunmuyor....

Öğrendik ki....
Gün içinde başımıza gelen küçücük şeyler gün sonunda koca bir mutluluğa dönüşüyor....

Öğrendik ki....
İnkar edip içimizde sakladığımız şeyler gerçekliğini kaybetmiyor....

Öğrendik ki....
Biriyle dalaştığımızda tek başardığımız onun bize daha çok zarar vermesini sağlamaktır....

Öğrendik ki....
Her yarayı saran zaman değil sevgidir....

Öğrendik ki....
Çabuk olgunlaşmak için zeki insanlardan çevre edinmek gerekir.....

Öğrendik ki...
Karşılaştığımız herkes bir gülüşümüzü hak eder.....

Öğrendik ki....
Hiç kimse mükemmel değildir....

Öğrendik ki....
Hayat zorludur ama biz daha zorluyuz....

Öğrendik ki....
Gülümsemek, daha güzel bir görüntüye kavuşmanın bedava yoludur....

Öğrendik ki....
Hepimiz zirvede olmak istesek de asıl keyif oraya tırmanırken yaşadıklarımızdır....

Öğrendik ki....
Zamanımız ne kadar azsa yapacak işler o kadar çoktur....

Öğrendik ki...
Arkadaşlarımızın değişebileceğini kabul edersek, arkadaş değiştirmek zorunda kalmayız.

Öğrendik ki...
Gerçek dostluk ve gerçek aşk, araya mesafeler bile girse büyümeye devam eder.

Öğrendik ki...
Bir saniyede yaptığınız bir şey size hayat boyu kırık bir kalp bırakabilir.

Öğrendik ki...
Olmak istediğimiz gibi biri olmak bazen hayat boyu sürebilir.

Öğrendik ki...
Sevdiklerimizin yanından ayrılırken son sözlerimiz güzel şeyler olmalı, belki de bu onları son görüşümüzdür.

Öğrendik ki...
Yaptıklarımızın sorumluluğu bize aittir, nasıl hissedersek hissedelim.

Öğrendik ki...
Biz davranışlarımızı kontrol etmezsek davranışlarımız bizi kontrol etmeye başlar.

Öğrendik ki...
Bir ilişki ne kadar ateşli şekilde başlasa da, tutku gün geçtikçe söner.
Birbirine gerçekten bağlı olanlar, kalplerindeki sevgi asla sönmeyenlerdir.

Öğrendik ki...
Kahramanlar, doğru şeyi doğru zamanda ve sonuçlarını düşünmeden yapanlardır.

Öğrendik ki...
Adalet parayla sağlanmaz.

Öğrendik ki...
En iyi arkadaşlarımız, birlikte hiçbir şey yapmadan da çok şey yaparak da iyi vakit geçirebildiğimiz kişilerdir.

Öğrendik ki...
Kızmaya hakkımız var ama zalimce davranmaya hakkımız yok.

Öğrendik ki...
Biri bizi istediğimiz şekilde sevmiyorsa bu bizi tüm kalbiyle sevmediği anlamına gelmez.

Öğrendik ki...
Olgun olmak kaç doğum günü kutladığımıza değil, hayatta neler görüp geçirdiğimiz ve bunlardan neler öğrendiğimize bağlıdır.

Öğrendik ki...
Bazen etraftakilerin bizi affetmesi yetmez, bizim de kendimizi affedebilmemiz gerekir.

Öğrendik ki...
Biz ne kadar acı çekiyor olsak da dünya dönmeye devam ediyor.

Öğrendik ki...
Yetişirken ailemiz ve çevremiz bizi etkiler, ama sonunda nasıl biri olduğumuz sadece bize bağlıdır.

Öğrendik ki...
İki insan kavga ediyorlarsa bu birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmez,
iki insan hiç kavga etmiyorlarsa da birbirlerini sevdikleri anlamına gelmez.

Öğrendik ki..
Bazen bir sırrı öğrenmek için ısrarcı olmamak gerekir, öğrendiğimiz şey hayatımızı sonsuza kadar değiştirebilir.

Öğrendik ki...
İki insan aynı yöne bakıp apayrı şeyler görebilir.

Öğrendik ki..
Sizi hiç tanımayan insanlar birkaç saniyede hayatınızın akışını değiştirebilir.

Atakan Korkmaz

26 Mayıs 2010 Çarşamba

Yenice-Karabük




Göz açtırmayan yağmura rağmen ,Karabük Yenice ormanlarındaki kampımız harikaydı..

24 Mayıs 2010 Pazartesi

Dağlar kızı mı oldum ne !!!

Her hafta gittiğim dağlar,yaylalar,kanyonlar beni adeta büyülüyorlar.Hırçın ormanların beni yaralamasına,dik dağların nefesimi kesmesine,soğuk suların ayaklarımı üşütmesine,deli yağmurların benimle sevişmesine izin veriyorum.Bu çok büyük bir aşk...Şehirde olmak beni zorluyor,ağrılarım sızılarım endişelerim hiç bitmiyor.
Evet ben dağların kızı oldum azıcık sanırım :)

17 Mayıs 2010 Pazartesi

Sansarak




Bu hafta Sansarak kanyonunda,zorlu bir parkur geçtik.Herşey çok güzeldi,herşeyi unuttuğum bir pazar gününün ardından ,yine yeniden pazartesi sendromuyla istanbuldayım.

Fotoğraflar harika görmeye değer,sevgili Mineye teşekkürler..

16 Mayıs 2010 Pazar

DÜŞ



Kimin fikriydi Aşkı yürekte saklamak?
Ve kalpleri kiralık evlere benzetmek..
Kimin işi zordu ayrılıkta,
Veda edenin mi yoksa bir vedayı evlat edinenin mi?

Kimin yüzüne tükürmeliydi hayat,
Maske takanın mı yoksa o maskeyi indirenin mi?
Bir kadın kiminle sevişmeliydi,
Kime sarılmalıydı kolları ya da kimin koynunda olmalıydı,
Cebi paralının mı,
Yoksa uğrunda paralananın mı?
Kimdi dost..
Geçip giden yıllar mı,
Yoksa pastanın üzerinde söndürülen mumlar mı?
Ve neden eşit dilimlenmezdi acılar,
Gelen davetsiz misafir çoktu,ondan mı?

Kimdi Aşk,
Yanında olan mı terk etmemecesine,
Yoksa kalarak acıtan mı gitmemecesine?
Bir Adam,
Bir kadını ölüm onları ayırana kadar mı sevmeliydi,
Yoksa kadın tutku bitince ölümü beklememelimiydi?
Adresler başka aldatmalar aynı değilmiydi?
Saatler ihaneti gösterdiyse gecenin geç vakitlerinin günahı neydi?

Severek ayrılma modasını ilk başlatan kimdi,
Kimin fikriydi sonsuza kadar dost kalmak?
Kimdi aşkını ilk kâğıtlara yazan..
Masumiyeti bir otel odasında bırakan kimdi?

Son gece son sigarayı içmek için sevişmek kâfimiydi?
Yoksa kapılar kapanınca ayak seslerini dinleyip ağlamak mı marifetti?

Giden kimdi,
Kalan kimindi?
Bu ayrılığı kim icad etti?

Ve geri dönmemeyi gidenlere,
Kimler öğretti?

EmRe Gökçe

14 Mayıs 2010 Cuma

Aşık olasım var..


Saatler 21 59 u gösteriyor,cafedeyim.Okulda festival olduğu için herkesler orda,benim bıcırıklarda..
Bugün festivalin konuğu Duman.Ona inat cafede dinlediğim müzik harika!
Ya da bugün bana öyle geldi ,bilemedim.Ama ben benden geçmiş durumda bu sakinliği yaşarken,aşık olasım geldi.
Bu şarkılar yalnız dinlenemeyecek kadar güzel ve baştan çıkarıcı..
Mesela tam da şu an kulağıma gelen ;

Oskar Harrıs/Alta Gracia

7 Mayıs 2010 Cuma

Tıkanıp kaldığında


Bir yerlerde tıkanıp kaldığında hayat,
soluk almak güçleştiğinde,
Yüreğin susup, mantığın sürüklemeye başladığında ayaklarını,
Dağlara dönmeli yüzünü insan.
Yeni patikalar, yeni yollar seçmeli, yüreğini
ferahlatacak; Yeni insanlarla ’tanışmalı, yeni keşifler yapacak....
Hep isteyip de, bir gün yaparım diye ertelediği ne varsa,
Gerçekleştirmeyi denemeli!
Her geçen gece, ölüme bir gün daha yaklaştığını; zamanın bir nehir,
Kendisinin bir sal olup da,
O dursa da yolculuğun devam ettiğini anlamalı.
Baş döndürücü bir hızla geçiyorsa birbirinin aynı günler,
Her akşam aynı can sıkıntısıyla eve giriliyorsa,
Değiştirmeye çalışmalı bir şeyleri;
Küçük şeylerle başlamalı belki; örneğin, bir kaç durak
önce inip Servisten, otobüsten; yürümeli eve kadar,
yüreğine takmalı güneş gözlüklerini;
Gördüğünü hissedebilmeli!
Sağlığını kaybedip, ölümle yüz yüze gelmeden önce,
Değerli olabilmeli hayat!
İlla büyük acılar çekmemeli, küçük mutlulukları fark etmek
için! Başkasının yerine koyabilmeli kendini;
Ağlayan birine "gül", inleyen birine "sus" dememeli!
Ağlayana omuz, inleyene çare olabilmeli!
Şu adaletsiz, merhametsiz dünyaya ayak uydurmamalı;
Sevgisiz, soysuz kalarak!
Dikeni yüzünden hesap sormak yerine gülden,
Derin bir soluk alıp, hapsetmeli kokusunu içine...
Güneşin doğuşunu seyretmeli arada bir,
seher yeli okşamalı saçlarını...
Karda, yağmurda; sevincine, coşkusuna; fırtınada boranda;
Öfkesine, isyanına ortak olabilmeli doğanın!
Bir çocuğun ilk adımlarında umudu;
bir gencin düşlerinde geleceği;
Bir yaşlının hatıralarında geçmişi görebilmeli !
Çalışmadan başarmayı, sevmeden sevilmeyi, mutlu etmeden
mutlu Olmayı beklememeli !
Ama küçük, ama büyük; her hayal kırıklığı, her acı;
Bir fırsat yaşamdan yeni bir şeyler öğrenebilmek için;
Kaçırmamalı !
Çünkü; hiç düşmemişsen, el vermezsin kimseye kalkması
için, hiç Çaresiz kalmamışsan, dermanı olamazsın dertlerin;
ağlamayı bilmiyorsan,
Neşesizdir kahkahaların;
Merhaba dememişsen, anlamsızdır elvedaların...
Ne, herkesi düşünmekten kendini, ne; kendini düşünmekten
herkesi unutmamalı!
Bilmeli; çok kısa olduğunu hayatın; hep vermek ya da hep almak için...
Sadece, anlatacak bir şeyleri olduğunda değil,
Söyleyecek bir şey bulamadığında da dinleyebilmeli!
Aklı ve kalbiyle katılabilmeli sohbetlere...
Hafızası olmalı insanın; hiç değilse, aynı hataları, aynı
bahanelerle tekrarlamaması için!
Soruları olmalı, yanıtları bulmak için bir ömür harcayacak!
Dostları olmalı, ruhunun ve zihninin sınırlarını
zorlayacak! Herkese yetecek kadar büyük olmalı sevgisi;
Ama, kapasitesi sınırlı olmalı yüreğinin ki,
hakkını verebilsin sevdiklerinin;
Zaman bulabilsin;
Bir teşekkür, bir elveda için...
Yaşam dedikleri bir sınavsa eğer;
Asla vazgeçmemeli sevmek ve öğrenmekten;
Ama, herkesi sevemeyeceğini de her şeyi bilemeyeceğini de
fark edebilmeli insan!
Tıpkı, her şeye sahip olamayacağı gibi...
Zamanın ninnisiyle, uykuda geçirmemeli hayatı...!

CAN DÜNDAR

4 Mayıs 2010 Salı

Ben bana bakarken


Hiç bir zaman hiç kimsenin bana acıdığını düşünmedim.Acımalarını da asla ve asla istemedim.
Neler yapıyor hayat bana?
Şimdilerde ben kendi kendime acır oldum.Sanki sahnedeki de ben ,izleyici de ben.Kendimi izliyorum ve ona acıyorum,gözlerim dolu dolu oluyor,ağlamamak için zor tutuyorum kendimi.
Hiç kimsenin bana acımasını istemezken ,ben,kendime acıyorum.Nasıl bir psikoloji içindeyim?Neler yapıyorum kendime?