27 Şubat 2009 Cuma

Geç Kalma Sakın

Hani,ben hep söylerim ya,geçmiş ve gelecek yok ,sadece *an* var diye..
İşte bazı anlar da ,yada biraz daha genişleteyim,bazı zamanlar da karşımıza inanılmaz fırsatlar çıkar ,biz elimizin tersiyle iteriz,sonra da keşke ,tuh,falan demeye başlarız.
O fırsat bir kere kaçtığın da ,karşımıza bir ikincisi çıkmayabilir,eğer çıkarsa da bu büyük şans olur.
Bazı şeylerin ikincisi olmaz,olsa da aradan geçen zaman çok uzun olabilir.
Bu nedenle o fırsatı ya da fırsatları iyi değerlendirmeli kaçırmamalı,çok geniş çerçeve de düşünmeli.. Bu fırsatların ne olduğu ise, kişiden kişiye göre değişen bir kavram tabi ki.
Kimi için iyi bir iş teklifi,kimi için para,kimi için aşk,bazıları için dostluk...
Kaçıranlar şimdiden tuh ,vah demeye başlasın,neyi kaçırdıklarını farketmeleri an meselesi....

Nihayet!!!

Biraz geç te olsa anladım!!!
NEYİ Mİ?
Oda ben de saklı kalsın,eğer, kaldıysa saklanacak bir şey tabi..

26 Şubat 2009 Perşembe

Aptal Kutusu


Şu televizyon denilen aptal kutusunu oldum olası sevmem,ancak bazen işe yaramadığını söylersem yalan söylemiş olurum.

Neler öğrendim şu aptal kutusundan diye düşününce ,neler çıktı...


Yemekteyiz programından;
Yavaş yemek yemeyi,hani sanki ağzında böcek varmış gibi,

Mehmet Ali Birand'dan;
Akıcı konuşmanın hiç de önemli olmadığını,

Esra Ceyhan'dan oyunculuğu,
Okan Bayülgen'den;
İnsanlara it muamelesi yapınca ,değerli olunacağını,

Reklamlar dan;
Dodi,dodi,dodi.. diyerek sinir nasıl bozuluru,

Magazin programların dan;
Dedikodu yapmayı,

Kaynana Semra 'dan;
Çirkef olmak gerektiğini,

İbo Show dan;
Küfretmeyi,

Biri bana gelsin show dan;
kibarlığı,

Güneşin İzinde belgeselinden;
Kırkpınar güreşlerine neden o ismin verildiğini,Sümela manastırı'nın neden o kadar yüksekte olduğunu,yöresel yemeklerden Kavaklıdere kebabanın lezzetli olduğunu,her yerde her şekilde çocukların öncelikli olması gerektiğini ,
Haberler den;
Karamsarlığı,kötülüğü,politik dalavereleri,
ve daha sayılacak bir sürü şeyi

Öğrendim.....

Ya siz?

24 Şubat 2009 Salı

ORDAN BURDAN

> > Erkek, 25 , Yurtdışı> >
Bana bekaretini vermemekte direten kız arkadaşımla tartışma halindeyiz. Tartışma çok alevleniyor ve ona ''Artık yeter, sana sahip olmak istiyorum!'' diye bağırıyorum. Bağırmamla birlikte de, o gün yediğim kuru fasulye etkisini gösteriyor ve gayet seslice gaz çıkartıyorum. Gazdan hemen sonra kız arkadaşım bana mağmalardan mağma beğendirecek bir cevap veriyor: ''Ulan sen daha kıçına sahip olamıyorsun, bana nasıl sahip olacaksın?''

> > Erkek , 38 , İstanbul
Karımla alışveriş merkezinde dolaşırken birden önümüzden inanılmaz güzel bir kadın geçti. Nasıl oldu ben de anlamadım ama ilk defa bir kadına bu derece kilitlendim. Bu durumun farkında olan karımın şu sözleri ile kendime geldim. "Bakma faslın bittiyse kavgaya geçeceğim!"

Erkek , 26 , Ankara> >
Ayakta sevişirken yoruldu ve yatağa uzandı, ''Ne o, yorulmuşa benziyorsun. Kontörün mü bitti yoksa?'' dedim şakayla karışık. ''Yok canım ne bitmesi. Benimki faturalı ama senin telefon çekmiyor galiba.'' dedi. Sustum, sustum, sustum...

> > Erkek , 30 , İzmir
Nişanlıyken karımla iddiaya girmiştik. Evlendikten sonra ilk kim "Bu gece olmaz" derse tüm evliliğimiz boyunca ütüyü o yapacaktı. Centilmenliğimi göstermek için iddia sonuçlanana kadar ütüyü yapmayı kabul ettim. Altı senelik evliyiz, ütüyü hala ben yapıyorum. Bu güzel kadın ya bana gerçekten çok aşık ya da ütü yapmaktan hakikaten nefret ediyor.

Erkek , 28 , İstanbul> >
Hani benim gönlüm sarhoştu yıldızların altında? Hani sevişmek ahh ne hoştu yıldızların altında? Şarkıda kimse polisten bahsetmemişti...

> Kadın , 29 , İstanbul> >
Komşularımızdan, sık sık görüştüğümüz bir teyze annemin samimiyetine güvenmiş olacak ki bir gün anneme bir derdini açmak ve onun fikrini almak istediğini söyledi. Annem kabul edince de anlatmaya başladı. Efendim teyzemizin kocası kendisi ile hiç ilgilenmiyor ve yatakta da kendisini çok ihmal ediyormuş. Haftalarca kocasının kendisine dokunmadığını gören teyzemiz de amcamızı ikna etmek için, televizyonda gördüğü striptiz olayını bir denemek istemiş. Ama amca oralı bile olmamış.. Annem bu noktada soruyor. "Nasıl yaptın ki striptizi, yanlış bir şey mi yaptın acaba?" Teyzem anlatmaya başlıyor: "Yoo, her şeyi sırasıyla çıkardım. Önce hırkamı çıkardım, sonra yeleğimi, kazağımı, içliğimi. Daha eteğime gelmemiştim ki bir baktım benim bey uyumuş. Sanırım başkası var." Teyze bence senin üzerinde fazla kıyafet var, tek sorun bu!

Kadın , 21 , Bursa> >
Annemle babam tartışıyor. Tartışma esnasında annemin kafası o kadar çok karışıyor ki, kendisini aldatmakla suçladığı babama "O çocuklar benden mi??" diyor! Zaten tartışma o anda bitiyor, gülmekten tabii.

Kadın , 25 , İzmir
İşyerinde küpe takan erkek arkadaşımıza babasından yorum: "Bir zamanlar nur topu gibi oğlum vardı; nuru gitti, topu kaldı!"

Erkek , 25 , Trabzon
Eğer bir sokakta yürüyorsanız ve camında ''Bu ev kiralıktır'' yazılı bir evin yanından geçip birkaç adım sonra önüne geldiğiniz bir başka evin camında ''Bu da'' yazısını görürseniz bilin ki Trabzon'dasınız.

> > Kadın , 34 , İstanbul
Dün haberlerde çıkan tekstil sektörünün krize girmesine kocamın yorumu: "Bak bir aydır alışveriş yapmıyorsun, tekstil krize girmiş!"

> > Kadın , 34 , İstanbul
"Seviyor musun?" dedim, "Seviyorum." dedi. "Ne kadar?" dedim, "Çok." dedi. "Ne kadar çok?" dedim. "Her akşam eve gelip dırdırını çekecek kadar çok..." dedi. Sustum...

Kadın , 23 , İstanbul
Ramazanda cemaat toplanmış, teravihde. Ufaklığın teki de annesinin peşine takılmış gelmiş. Namaz kılınırken sessiz sessiz olanları izleyen çocuğun dudaklarından hayal gücünü ortaya koyan şu cümleler dökülüyor. ''Yatın kölelerim! Kalkın kölelerim! Yatın kölelerim! Kalkın kölelerim!'' Cemaat uzun süre secdeden kalkamadı tabi...

Erkek , 35 , Eskişehir
Tatile giden, hayat dolu yaşlı teyzemiz güya helalleşiyor. "Hadi çocuğum, hakkınızı helal edin, hayat bu; siz ölürsünüz ben göremem, veya siz kör olursunuz beni göremezsiniz..."

Erkek , 28 , ABD
8 yaşımdaki yeğenim "Dayı nasıl oluyor da renkli sabundan beyaz köpük çıkıyor?" diye sordu. "Dur bir düşüneyim." dedim, hala düşünüyorum...

Kadın , 24 , İzmir
Her gece uyurken; "Millet sevişiyor, ben böyle tek başıma yatıyorum, en iyisi evlenmek." diyorum. Sonra sabah uyanıyorum; "Aman şimdi işin yoksa kocana kahvaltı hazırla, evi topla, bekarlık sultanlık!" deyip vazgeçiyorum. Sonra gece oluyor "Evleneyim." diyorum, sonra sabah oluyor vazgeçiyorum, sonra gece...

Kadın , 23 , Ankara
Eski erkek arkadaşımla kahvaltı ediyoruz. Onda kalan ve hatıra olarak sakladığı küpeleri isteyip istemediğimi soruyor, "Gerek yok." diyorum. Bunun üstüne bana dönüp bilmiş bilmiş "Vermeyecektim de nezaketen sordum." diyor. Aradan 10 dakika geçiyor, bu sefer ben ona sokuluyorum ve gözlerinin içine bakarak en seksi sesimle "Beni ister miydin?" diyorum. Gözleri parlıyor ve, "Tabii ki, evet." diyor. Bunun üstüne ben önüme dönüyorum ve "Vermeyecektim de nezaketen sordum." diyorum. İntikam biz kadınları gerçekten güzelleştiriyor.

Kadın , 26 , Ankara
Şiddetli kavgamız sırasında "Gidiyorum ben, bitti!" dediğimde "Dönerken mutfaktan su getir, sana laf anlatacağım diye boğazım kurudu!" diyen kocamı huzurlarınızda yılın kozalağı seçiyorum.

> > Kadın , 24 , İstanbul
Lacivert ceketi, gri pantolonu, kahverengi ayakkabısı ve siyah kemerini bir arada giyen babama annemin yorumu: "Toplama bilgisayar gibi olmuşsun!"

Erkek , 37 , İstanbul
Bir alkış da Sema ismindeki sevgilisine doğum gününde ''Semaver'' hediye eden arkadaşıma gelsin lütfen.

Kadın , 22 , Ankara
Yolda yürürken güneş gözlüklü, kulaklıklı bit tipin bana baktığını fark ettim. Tam yanından geçerken "Gözlük var diye baktığını fark etmediğimi mi sanıyorsun?" dedim.

Erkek , 28 , İstanbul
Sıkış tepiş halk otobüsünde ayaktayım. Arkalardan bir ses duyuyorum. "Biraz uzak durur musunuz beyefendi!" Kafalar o yöne çeviriliyor, adam cevap veriyor. "Saçmalamayın hanımefendi, aramızda 5 metre var!" Kadın bombayı patlatıyor: "Ama hissettim onu!"


itiraf.com dan

23 Şubat 2009 Pazartesi

NERDESİN??

Bakir kumsallar da,
Altın tanesi kumlarda yürümek,
Uçsuz bucaksız kırsallar da ,
Basılmamış karlara basmak,
Fırtınayla birlikte, yağan tipi de savrulmak,
Coşkun dalgalarla,
Okyanuslar da boğuşmak geliyor içimden.
Ya sen,bütün bunların arasında sen nerdesin?
Yoksun..
Belkide olmak istemedin,
Ya da kayboldun yalnızlığında,
Beni, yüreğinin bir yerine koyamadın,
Oysa ben,sevilince küçülür,
Bir su damlası kadar kalırdım.
İster gözyaşın olur akardım,gözünden,
İstersen boğazın kuruduğunda içerdin.,
İstersen buram kokan terin olurdum.
Sen benim adımı koyamadın,
Bilemedin ki,ben sendim aslında,
Sense hiç ben olamadın.
Benim içinse sen;
Kaybolmuyorsun,bitmiyorsun,
Çoğalmıyorsun, eksilmiyorsun,nerdesin?

Nurdan Z. 23.02.09

İBO' DAN BAŞKA NE BEKLENİR Kİ!!!!


Dün gece malum İbo show ve televizyon...Kanallarda gezinirken orda takıldım,kulaklarıma inanamadım,İbo'nun dilinden inciler saçılıyordu yine..."Pezevenk"aşağı,"pezevenk" yukarı...

Konuğu olan Yıldız Tilbe ile bir tartışmadır gidiyordu.daha doğrusu İbo saydırıryor,Yıldız Tilbe asık suratla dinliyordu..Bir anda Yıldız'ın kirli çamarşırlarını (İbo aklıyla)döküverdi İbo..

Efendim tartışma konusu da;Yıldız şarkı söylerken ,İbo şarkıyı bir kaç kez kesip aklınca espri sıkıştırmış araya,Yıldız da kesmemesi için uyarmış.Vay efendim ,nasıl Yıldız böyle bir terbiyesizlik yaparmış,bir zamanlar Yıldız'ı pezevenkler dövmüş İbo da onların elinden Yıldız'ı almışmış...İbo uzattıkça uzatıyor,Yıldız ise susarak onu dinliyor.

Sonunda Yıldız da konuşmaya başladı sonuç olarak ta programı terketti,giderken de İbo'yu alkışladı.Ben de Yıldız'ı alkışladım.

İbrahim Tatlıses sevenler beni bağışlasın,cahillik, parayla ,şöhretle,malla ,mülkle giderilemiyor ne yazık.Aksine,cahillerin eline böyle imkânlar geçince ,*argo tabirle* biryerleri kalkıyor,aslında onları bizler bu hale getiriyoruz.Ben böyle insanlara sanatçı diyemiyorum...

22 Şubat 2009 Pazar

Sıradaki Önemli

Bazen,herşey anlamını yitirir,o çok sevdiğiniz eşyalara,insanlara,yemeklere boş gözlerle bakarsınız.Kulaklarınız duymaz ,gözleriniz görmez,ayaklarınız tutmaz,karnınız acıkmaz olur.Tek bir şey vardır sizin için,aklınızda,fikrinizde,yüreğinizde,damarlarınızda heryerde sadece o...Bir tutku,bir alışkanlık,bir de onsuzluk...
Söz dinlemez aklınız,söz dinlemez kalbiniz ,sokakta o,yatakta o,izlediğiniz film de o...Bilirsiniz, anlamını yitiren, sevdiğiniz diğer şeylerin yanına o da gidecektir bir gün,bilirsiniz yitip gidecek bir gün.Bunu kendinize bile itiraf edemezsiniz.
Bazen de içinize bir boşluk çöker,miğde krampları geçirirsiniz,boğazınızda bir yumru oluşur,kaşlarınız çatılır,göz yaşınız akıp akmamak arasında gider gelir.
Tam da o anda, bir şarkı takılır aklınıza..Yürek söyler ,diliniz susar sonsuza kadar.O şarkı defalarca yazılıp,çizilmiştir boş kağıtlara yemin gibi.Bilirsiniz bir kere dilinizden süzülse ,çıkıverse sözcükler, kayıplarınıza bir yenisini daha ekleyeceksiniz.susarsınız susarsınız....

Nurdan Z. 22.02.09

19 Şubat 2009 Perşembe

HAYAT

Çimlerle bezenmiş, gözün alabileceği kadar büyük bir kırsalda yanyana duran iki heybetli ağacın arasına,önce bir iple salıncak kurarlar.O salıncağa nazikçe, incitmeden oturturlar.Önce korkarsın,sıkı sıkı tutarsın ipleri,gözlerin ürkek bakar boşluğa,bacakların kasılır .Birisi önüne geçer,diğeri arkana,başlarlar sallamaya yavaşça...
Yavaş yavaş ,ürkekliğin geçer,daha rahat bırakırsın kendini boşluğa.Sonra,kasılan bacakların ritim tutar rüzgâra,hızlanırsın ,hızlandıkça da coşarsın.O coşkunun unutturmuşluğuyla ,bir an bırakıverirsin elini ve ne olduğunu anlamadan çakılıverirsin yere..
Bir daha binmemek üzere yemin edersin.
Fakat bu yemin uzun sürmez,yine yeniden,yeniden binersin salıncağa.Her seferinde başka bir coşkuyla binersin,daha hızlı sallanırsın,daha hızlı çakılırsın.
Her zaman o salıncağın büyüsü çeker seni,binmeden duramazsın.Artık düşmeden sallanmayı öğrendiğinde de,ipler kopar yine düşersin.

Nurdan Z. 19.02.09

18 Şubat 2009 Çarşamba

Nur İçinde Yat


Gazanfer Özcan'ı kaybettik.

Allah rahmet eylesin,yakınlarına sabır versin.

Nur içinde yat Gazanfer Özcan,seni hiç unutmayacağız.
17 şubat 2009

17 Şubat 2009 Salı

Yazarlık Çizerlik

Uzun zamandır birşeyler yazmaya çalışıyorum.Öykü,senaryo gibi,ancak ne kadar başarılıyım bilemiyorum.Bu konuda eğitim almadım,almak istiyorum.Araştırmalarım bana,bu eğitimlerin çok pahalı olduğunu gösterdi,ben de hep erteledim.

Bir ara nette gezinirken,bu eğitimi bedava alabileceğimi buldum ve bu konuyla belki de ilgilenenler vardır diye düşündüm,paylaşmak istedim.

Nasıl mı?

Sevgili Hilmi Bulunmaz,1955 doğumlu,tiyatro yönetmeni ve yazar.Hilmi Bulunmaz sayısız oyun kurup,yönetmiş.

İsteyen, bu işi ciddiye alan herkese ücretsiz yazarlık eğitimi veriyor.Bugün kendisiyle konuşup,araştırmalarımın doğruluğunu onayladım.

Nerde mi?

Taksimde,Galatasaray Lisesi civarında.Net ten rahatlıkla telefonuna ulaşabilirsiniz.

Eğer bu pazar bir aksilik olmazsa kendi adıma, başlamak istiyorum.Sadece pazar günleri ve sadece bir saat.

Hilmi Bulunmaz'ı tebrik ediyorum,böylesine duyarlı davrandığı ,bilgilerini paylaştığı için.

Hava Süper


Bugün hava muhteşem,oksijenin bolluğunu hissetmek için, pencereyi açmak bile yetti.Enerji veren bir güzellik var hava da bugün,çünkü,günlerdir göremediğim güneş bugün harikâ...

Hadi atalım dışarıya kendimizi,sahile,caddeye,sokağa nereye olursa...

Güzel şeyler olmalı bugün,biraz polianna, biraz secret hadi bakalım ...

16 Şubat 2009 Pazartesi

CEM YILMAZ Küpeleri


Bugün,hatta şu anda izlediğim bir tv programında ,sevgili Cem Yılmaz'ın küpeleri beni ben den aldı.

Erkeklerin küpe takmasına karşı değilim,aslında kim ne takarsa taksın hiç umurumda değil,ancak,Cem Yılmaz'ın küpeleri(2 kulakta birden)anneanemin elmas küpeleri gibi.

Küpeler çok şık,Cem Yılmaz takmasaydı tabi ki..

Hani vardır ya,iki katlı,üstte küçük taşı,altında da daha büyük taşı,sallanır dururlar kulakta,o model bir küpe,hatta iki küpe :))))

Olmamış sevgili Cem Yılmaz...Yakışmamış vallahi ,billahi...

Hani tek kulağına şöyle sallanmayan bir küpe ya da aynı kulağına iki küpe taksan daha karizmatik olurdun,naçizane....

Öyle ya da böyle ,kulağında ki küpeler bile güldürmeye yetiyor,sen çok yaşa....

15 Şubat 2009 Pazar

GüN OlA HaRmAn OlA

Rahat bıraktım herşeyi,
Su akar yolunu bulur ,misali
Çekildim köşeme,
Sessizce seyretmeye.
Bir kış türküsü dilimde,
Dilim söyler,
Yüreğim yanar,
Gözlerim se ağlar.
Rahat bıraktım herşeyi,
Ölümünü bekleyen fani gibi,
Umursamadan hiçbirşeyi,
Ayaklarım götürdü,
Ben gittim.
Yüreğim götürdü,
Ben bittim,
Aklım sa oyun oynadı bana.
Rahat bıraktım herşeyi,
Gün ola harman ola,
Umarım bir gün kapımı,
Hayallerim çala....

Nurdan.Z 15.02.09

14 Şubat 2009 Cumartesi

Benim İçin

Sana öyle ihtiyacım var ki,gözlerimin içine bakarsan belki anlayabilirsin.Peki bu mümkünmü?O kadar uzaktasın ve uzaksın ki!
Dizlerine yatıp,göğsünde uyumak,teninin sıcaklığını,güzel kokunu hissetmek istiyorum.
Ağlarken başımı omzuna dayamayı,ellerinle saçlarımı okşamanı,gülerken gözlerimin içine bakıp kaybolmanı,uyurken usulca yanıma sokulmanı istiyorum.
Bütün bunlar olabilirmi?Hiç olmadı ki!Biz senle bunları hiç yaşamadık ki!Ben neyin hayalini kuruyorum?
Kocaman kadınım ,belki de hiç büyümeyen yaramaz ,asi ,inatçı, gururlu o küçük çocuğum.Olsun ben yinede seni ,yaşamadıklarımızı yaşamayı,sevgini istiyorum..
Çatlamış dudaklarımın,üşümüş ellerimin,kimsesiz bedenimin,yorgun yüreğimin sana ihtiyacı var.
Beni öyle sev ki,yüreğinde ki inci tanelerini fitursuzca savur rüzgâra .Gökkuşağında ki renkler gibi,fırtına sonrası dingin sessizlik gibi,çakan şimşeklerin göz kamaştırıran ışığı gibi,içimi ısıtan güneş gibi ol, benim için ANNE

14.02.09

13 Şubat 2009 Cuma

Y E T E R R R R R R R

Bir haftadır, telefonuma gelen sevgililer günü etkinlik mesajlarından öğğğ geldi artık. Şu kartınızla sevgililer gününe özel taksit,x parfümeride bir parfüm alana ikincisi bedava,sevgililer günü yastığı,nevresimi ......
Artık sıkıldım ,zaten bir sevgilim olsa,heralde ona ,yastık ,yatak,nevresim almayacağım.Hele parfüm asla,parfüm çok özel bana göre,kişiyi yansıtır,rastgele parfüm kullanılır mı,tabi ki hayır..Şu sevgililer günü geçse de ,bu mesaj kâbusum da bitse.
Gözüne sokar gibi, belki bir sevgilim yok,nerden biliyorsunuz atmayın kardeşim herkese,olan var olmayan var.
Düşünün biraz sevgilisi olmayanların gireceği psikolojiyi.Siz para kazanacaksınız,sevgilisi olmayanlar da benim gibi ,sinir stres kazanacak yeterrrrrrr......
Sevgilisi olanlara da naçizane bir tavsiye;
Paranın satın alamayacağı bir hediye verin ona,ben olsam öyle yapardım...

OlMaYaCaK dUaYa Amİn DeMe

İnsanlar plan yaparmış,kader de gülermiş.
Öyle ya ,bir saat sonra başımıza ne gelecek,yarın neler olacak bilemeyiz.Hayat sürprizlerle dolu.
Bazı şeyleri planlarız,olmasını çok isteriz,sabrederiz,bekleriz,savaşırız ne yazıkk ki olmayacaksa olmaz.
İşte benim de bu anlamda, arzularım ,isteklerim vardı.Bazıları için savaş vermeye devam etmeliyim,buna mecburum.Ancak bir tanesi için artık son noktayı koymak gerektiğini anladım.Aslında başından beri biliyordum *olmayacak duaya amin* demek olduğunu,o kadar çok istedim ki olmasını ,mantıklı davranamadım.Mantığımı tetikleyen, bir elin beş parmağı oldu belki de...
Üzgünüm,hem de çokk..Ancak,yapmam gerekeni yapmalıyım,gerçeği kabul edip yoluma devam etmeliyim.Tabi ki bulutların üstündeki değil,ayaklarımın bastığı yola..
hoşçakal hayalim sonsuz seninle.


"SADECE HAYAL ET"

12 Şubat 2009 Perşembe

ÜşÜyOrUm


Üşüyorum,
Hissettiğim tek şey bu,
Üşüyorum,
Belki hava sıcak,
Olsun, ben üşüyorum..
O kadar uzun oldu ki,
İçimi ısıtacak tek bir şey olmayalı,
Tek kelime duymayalı,
Saymadım,
Kaç gün,kaç gece,kaç ay,kaç yıl...
Üşüyorum,
Hatta donuyorum belki de...
Akan yaşlarım yanağımda asılı kalıyor,
Rüzgâr saçlarımı savurmuyor,
Çenem artık titremiyor,
Gözlerim donuk,anlamsız,
Üşüyorum...
Vücudum,tekrar bebek olmak istercesine,
Cenin gibi kıvrılmış,küçüldükçe küçülmüş,
Üşüyorum...
Başka duygular terketti,
En kötüsü de deldi geçti,
Şimdi tek bildiğim,
Üşüyorum...
Oysa ben üşümek istemiyorum

Nurdan.Z 12.02.09

AnNNe OlMaK



Anne olmak,hayatta yaşanabilecek en büyük,en güzel duygulardan biri olsa gerek.Bir annenin çocuğuna olan aşkı,kelimelerle anlatılmaz,o öyle bir aşk ki,canını verir çocuğu için.


Anne olmalı mı ,olmamalı mı?


Bu kadar büyük bir sevginin altında ezilmeden ,yorulmadan dim dik ayakta nasıl kalır insan?


Önemli olan prensipleri ,nasıl aşılamalı çocuğa?Sorumluluk,empati,onur,sevgi,saygı....Bunları çocuğun da görmek bir annenin en büyük arzusu olsa gerek..


Ya eksiklikler varsa,nasıl tamamlamalı?Kendini mi suçlamalı?


Bir anne,çocuğunun gözünden akan bir damla yaşla kahrolurken,çocuklar ne yapar?


Haksız suçlamalar,acıtıcı kelimeler dökülür ağzından..Bilemez ne kadar acıttığını,bilemez çocuk,ta ki anne olana kadar....


Çocuk ta haklıdır kendince,dünyaya gelirken annesini babasını seçme şansı yok ki....


Bunları yazarken,gözyaşlarıma hakim olamıyorum.Bu sabah yaşadıklarım ya da başka bir akşam yaşadıklarım ya da başka bir sabah yaşadıklarım beni çok acıtıyor.Çevremdeki herkes iyi bir anne olduğumu söylese de ,bana yaşatılanlar bunun tersini ıspatlıyor sanki...Belimin yavaş yavaş büküldüğünü hissediyorum,yorulduğumu,tek başıma bu yükü daha ne kadar omuzlayabilirim?Korkuyorum....
Yalnız anneler, sadece çocuklarının sevgiysiyle beslenebilir,başka kaynakları yoktur çünkü.
Neden,neden bazı insanlar, hakkettiğini yaşayamaz?O kadar çok cevapsızlarım var ki...
Ben ve benim gibiler,bu cevapları hiç bir zaman bulamayacak mı?
Beni çok acıttın Ceren,ne kadar üzgün olduğumu asla tahmin edemezsin..


Ne kadar canımı yakarsan yak,ben seni ölçüsüzce sevmeye devam edeceğim,,,sen bunu inkâr etsen de...

sevmeye devam edeceğim çünkü yarın çok geç olabilir...

11 Şubat 2009 Çarşamba

ErKeNcİYiM

Bu sabah erkenciyim...Günaydın bana.
Rüyamda gördüm sanki, çenemdeki çıkan o bir tane kıl var ya beni deli etti sabah sabah yine,bana göre o bir tane görünen kıl(grrrrrrr)arka tarafta ,bir kazak örecek kadar deposu olan bir mahlukat...Yıllardır beni çileden çıkarmayı başarabiliyor ya helal olsun...Benim kadar sabırlı,sakin,hoşgörülü birini bile deli edebiliyor..Sonunda çenemin o bölgesini bir biçakla oyacağım,kurtulacağım.Hani ucu azıcık çıksa,göreceğim hesabını ama daha uç vermeden ,ben geliyorum diye bağırıyo sanki...Bende oya oya çıkarıyorum.Of çok canım acıyor.Yazık bana ...

GEÇMİŞTEN ILIK RÜZGARLAR


Biraz geçmişe,ellilere altmışlara gittim.,dinlediğim şarkıların lezzeti mmmmm....

Kulağıma hoş fısıltılar,yanağıma ılık rüzgarlar dokundu sanki..

Linke tıklamak yeterli.



SÜPER,SÜPER,SÜPER..


Playing For Change: Song Around the World "Stand By Me" - A funny movie is a click away

*STAND BY ME, NO MATTER WHO YOU ARE....*
INANILMAZ.....ADAMIN BIRI, DUNYANIN CESITLI SEHIRLERINDEKI
SOKAK SARKICILARINI ORGANIZE EDIP HEPSINE "STAND BY ME"
SARKISINI SOYLETIP KAYDETMIS.. PLAYBACK,
GITGIDE ZENGINLESMIS...SONUNDA,BÖYLE SÜPER BİR GÖSTERİ ORTAYA ÇIKMIŞ..
İZLENMESİ GEREKEN GÜZEL BİR DENEYİM..:))

10 Şubat 2009 Salı

SeSsİzLiĞiMiN SeSi


Bazen,içimde ki sinek kuşu kanatlarını coşturuyor,değil saniyede seksen kanat çırpmak,belki de yüzseksen kez çırpıyor.Kulağımda ki çınlama,parmaklarımın elektriğe kapılmışcasına titremesi,oturduğum zaman kalçalarımın buna itiraz etmesi,gırtlağımdan geçen her lokmanın sanki zehir yutarcasına,miğdeye olan zor yolculuğu...

İşte böyle zamanları çok sık yaşar oldum.Bunun nedenini biliyorum aslında..Biliyorum da bunu kendime bile itiraf etmek, beni korkutuyor..
Bu duygularımın tavana vurduğu anlarda,içimdeki sinek kuşu sesleniyor..."Hadi kus beni,sen de rahatla ben de"...
Kimbilir,belki de o haklıdır!
Ama bende ki koca yürek,o sinek kuşu içime girdiğinden beri eridi yok oldu sanki...
Hadi çık git artık içimden...
Kimbilir belki de sensiz daha mutluydum...

AğLa aĞlaYaBiLDiĞiNCe

İyi ki dvd ye elimi atıp film izlemek istemişim.Ağlamaya ne kadar çok ihtiyacım varmış meğerse..Hem de ne ağlamak,salya sümük.
Harika bir senaryo,kırk yıl düşünsem böyle bir hikâye aklıma gelmezdi doğrusu!
BENJAMIN BUTTON'ın Tuhaf hikâyesi(filmin adı),sinemalarda halen oynayan bir film.
Fantastik film seviyorsanız ve de ağlamak istiyorsanız hemen izleyin derim...

9 Şubat 2009 Pazartesi

KoNuŞmUyOr ??

Öğlenden sonra ,club te ,koşu bandının üstünde geçmek bilmeyen saatleri yaşarken,tam karşımda dev ekran televizyonda ki programa takıldım.Aslında ,normal şartlarda izlediğim bir program olması mümkün değil..İzdivaç adında bir evlendirme programı..Ne kadar gerçek olduğu tartışılır bana göre,ama koşu bandındaki çileme yardımcı olmadığını söylersem yalan olur.
Programa bir beyefendi evlenmek için başvurmuş,bu bey otuz yaşında,yine programa evlenmek için başvuran bir hanımefendiyi beğenmiş,hanım kız da onu beğenmiş.Buraya kadar iyi hoş,Allah mesut etsin demek geliyor insanın içinden.
Kızcağızın babası da onay vermiş.Ancak annesi olmaz diyor,çünkü;damat adayı konuşamıyor,daha doğrusu konuşmuyor.Hiç mi hiç konuşmuyor,derdini yazarak anlatıyor.
Damat adayı tam sekiz yaşından beri,bilerek ve isteyerek konuşmuyormuş!!!

Bu nasıl bir durumdur hâlâ anlamaya çalışıyorum!!!Çok ilginç!!!
Bir erkek çocuğunun sekiz yaşındayken başına ne gelmiş olabilir ya da ne yaşamış olabilir ki ,o yaştan bu yana tam tamına yirmi iki yıldır susuyor hiç konuşmuyor...
Benim aklıma gelen korkunç olaylar, umarım onun başından geçmemiştir...

Saçmalamalar.....


Biraz bahçede yürüsem,biraz ıslansam,üşüsem,kendi kendime şarkı söylesem,homurdansam ,gülsem,ağlasam...Tam bunları kimsenin duymadığını ,görmediğini düşündüğüm anda ,ayağıma birşey takılsa...

Bu da ne diye eğilsem baksam...

Böylesine eski ve güzel bir demlik nasıl da bahçeye atılır diye hayıflansam,onu elime alsam,bir yere çöksem...Başlasam bu sefer onunla konuşmaya,onu sevmeye.. Bir anda elim çok ısınsa,demlik hareketlenmeye başlasa,korkarak yerimden fırlasam,onu elimden atsam...

veeeeeeee.....

Demlikten kocaman bir adam çıksa,dev gibi:)))))

Sesi tüm bahçeyi inletse,"dile benden ne dilersen"dese!!!!!


Offffffff!!!!!!!

NE GÜZEL OLURDU BEE!!!!!

8 Şubat 2009 Pazar

BaKmA BaNa


Bakma bana,

Ben bir garip çoban,

Sürümü kaybettim ,

Ararım olmadık yerlerde,

Olmadık zamanlarda,

Bulamam ,dönemem dağlara ne çare..



Bakma bana,

Ben bir garip hammal,

Yüküm sevgi,ağır mı ağır,

Yollar düz gider ben eğri,

Küfemin ipi keser omuzlarımı,acıtır,

Taşırım taşırım bitmez,biçare..



Bakma bana,

Ben bir garip arsız,

Severim,sevgiye doymam,

Yanılırım hep, ama yılmam,

Koşarım,kaçarım yorulmam..



Bakacaksan eğer bana,

Sürümü bul,

Yükümün yarısını al,

Arsızlığıma da gül gitsin...



Nurdan Z.08.02.09


7 Şubat 2009 Cumartesi

Başımızın Tacı,Geleceğin Mimarları

Dün gece televizyonda Kenan Işık'ın güzel bir programı vardı,Kenan Işık,konuk olarak çok sevdiğim sanatçılardan biri olan Haluk Bilginer'i seçmiş.
Programı başından itibaren sonuna kadar izledim.Haluk Bilginer gibi çok değerli bir sanatçının hayat hikâyesini öğrenmek bana bir çok şey kattı ,hayranlığım biraz daha arttı.
Doğrusu Kenan Işık ta sevdiğim sanatçılardan biriydi,dünkü programında beni çok yanılttı!!!

Haluk Bilginer'in ,oyun atölyesi adında bir tiyatrosu var ve oyunları kapalı gişe oynuyor.
Tiyatrosunun müdavimleri arasında da küçük bir erkek çocuğu varmış,en fazla oniki yaşlarında bir çocuk.İnanılır gibi değil ama bu çocuk her bir oyunu yirmi kere,otuz kere izlemiş...

Kenan amcası da programa konuk olarak çağırmış .
Programın ortalarında,küçük konuk stüdyoya geldi,Haluk Bilginer,bir çocuğa davranılması gerektiği gibi ,yerinden kalkarak ,onun seviyesine eğilerek hoşgeldin deyip öptü..
Çocuk,belki de ilk kez televizyona çıkmanın hetecanıyla,tüm saflığıyla ,boş olan Haluk Bilginerin koltuğuna oturuverdi.(oturması için başka bir yer yoktu zaten)
Haluk amcası onu görmenin mutluluğunu yaşarken,Kenan amcası,Haluk amcasının yerinden kalkması için(mimiklerini değiştirerek)ufaklığı uyardı.
Tam burda bende film koptu...

Sevgili Kenan Işık;
yapman gereken şey,yerinden kalkıp ona koltuğunu vermek olmalıydı en başından,yada onun için de bir koltuk olmalıydı orda.
Beni HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRATTIN.Senin gibi bir sanatçıya yakışmadı..
Eğer saygı görmek istiyorsan,önce saygı göstermelisin...

Çocuklar başımızın tacı.geleceğimizin mimarları sakın unutma!!!

6 Şubat 2009 Cuma

ElVeDa


Kara bulutlardan sonra,

Fırtına sessizliğinde doğan,

Kış güneşi gibisin.

Uzakta parlıyor,

Gözümü kamaştırıyor,

Isıtmıyorsun..

Karanlığımı aydınlatıyor,

Kabuslarıma engel oluyor,

Ruhumu coşturuyor,

Ama üşütüyorsun..

Yerinde duramıyor,

Başka diyarlarda doğuyor,

Işığını solduruyorsun.

Çünkü korkuyorsun.!

Korkma,mevsim kış

Az sonra,yağmur fırtına

Sen nasılsa gidiyorsun

Elveda..
Nurdan Z. 06.02.09

sEvMeK


Neden sevdiklerimize kıyamayız,neden herşeyin fazlasını iyisini onlar sahiplensin diye uğraşırız..

Biliriz ki karşılığı yok,biliriz ki hiç beklentimiz yok ,neden o zaman,neden bu kadar emek,çaba,coşku?

seven mi olmalıyız,sevilen mi?sevmek mi daha çok egomuzu tatmin eder,sevilmek mi?

Sevildiğimizi bilmek,o emeği görmek neden şimartır?

Acabalar,bilinmeyenler neden daha çekici,bağlayıcı?

Sevdiklerimiz üşümesinler,biz üşürüz.Uykusuz kalmasınlar, biz uyumasak ta olur, hatta ,mümkünse onları uyurken seyreder,üstlerini örteriz.Onlar yorulmasın,biz ölürüz..

Neden yapılır ki bunca şey?

Sevgiden mi gerçekten??
Hangisi sevmek?
Yanında yürümek mi?
Arkadan kollamak mı?
Önden yol göstermek mi?
Yoksa sadece "seni seviyorum" demek mi?

5 Şubat 2009 Perşembe

Sevgililer Gününe 9 Kala

Evet,sevgililer gününe dokuz gün kala sevgilisi olmayanlara,ne mutlu mu,yazık size mi demeli?

Bu da ayrı bir konu tabi..
Ben bugün bunu konuşmaktan yana değilim.
Nette gezinirken dikkatimi çeken bir restaurant cafe-bar ,burası ünlü bir tiyatro sanatçısının hayata geçirdiği bir mekân,yorumlardan da anlaşıldığına göre ,gidenlerin memnun ayrıldığı ,benim de uygulamalarını ilginç bulduğum bir yer.Çok ta şık görünüyor.
Burda bazı günlerde tek giden müşterileri çift çıkarmak için bir uğraş sözkonusu imiş.

Diyelim ki tek gittiniz,bar dan yakanıza bir numara taktırıyorsunuz,etrafa bakınırken x kişiyi beğendiniz ve yakasında numara var,gidip çöpçatana o numarayı bildiriyorsunuz,aynı kişi sizin numaranızı bildirmiş olursa ordan çift olarak çıkmanız kaçınılmaz...

Sevgililer gününe dokuz gün kala yalnız olanları ilgilendirebilir diye düşündüm.
Kimbilir,belki de o güne kadar..........


Beşinci Kat-CİHANGİR

İmdattttt Allerji


Kehanetlerimin,beddualarımın ,*ki kolay kolay beddua etmem*hislerimin,fallarımın,dualarımın her zaman yerine oturduğunu bilirim de,allerjik bünyeleri coşturduğumu bilmezdim...:)))

Bir arkadaşımla oturduk uzun uzun lafladık.Gelsin ot çayları,gitsin kahve boşları...

Kendi adıma güzel keyifli bir gün oldu,ta ki,arkadaşımın allerjisi yüzünde gözünde patlayana kadar..

Çok gerildi,stres yaptı bu durumu,gözü sürekli masanın karşısında ki aynada,ya da lavaboda incelemelerde...

O gergin olunca ben de gerildim,neyseki ilacı varmış ,içer içmez geçiyormuş,ilaca ulaşması için eve gitmesi gerekiyor tabi ..

Umarım herşey yolundadır,şu sıralarda Almanya ya uçuyor.

Diyorum ki;

son zamanlar da neye elimi atsam kuruyor ya,ya da bana öyle geliyor ya!!!!!

korkun benden! artık alerjide döktürüyorum:)))))

4 Şubat 2009 Çarşamba

Twilight-Alacakaranlık ~



''Onun bir yanı kanıma susamıştı fakat koşulsuz ve geri dönülemez biçimde ona aşık olmuştum.''
Bella...

''Eğer sana zarar verirsem yaşayamam.Beni istediğin sürece , seni her zaman isteyeceğim.Sonsuza kadar ! ... ''
Edward...


When you can live forever,
what do you live for ?



Bugüne kadar izlediğim en romantik,fantastik film..
Bir vampire ancak bu kadar aşık olunabilir,
Sonsuzluğu göze alacak kadar...

3 Şubat 2009 Salı

Yılan Yağı??


Her gece, sabahlamak için kandimce bir bahanem var.Ya okuduğum kitabı bitirmek,ya ertesi gün mutfakta olmamak için yemekler yapmak,canım tatlı istedi diye gecenin bir yarısı zor hamur tatlıları yapıp yememek,ya da kendime bakım yapmak,iki film birden izlemek....

Bu gece,kendime, daha doğrusu saçlarıma bakım yaptım.Bu öyle böyle bir bakım değil,sonuç mükemmel.

Bu bakımdan sonra hem saçlarım çok çabuk uzuyor hemde,yeni saçlar çıkıyor.

İnanması zor ama gerçekten mucizeler yaratan bir bakım.Haftada bir kez uygulayıp bekletebildiğim kadar bekletiyorum.Bu bekleme süresi, bazen yedi sekiz saati buluyor,bazen de bir iki saatle yetiniyorum.Tek kelimeyle süperrrrr.


Reçetesi çok basit;

Aktardan alınan yılan yağı,

Yılan yağı kadar zeytinyağı,

Bir yumurta sarısı,

Birkaç diş rendeden geçirilmiş sarımsak,

hepsini karıştırıp,bir fırça yardımıyla saç diplerine yediriyorum ve anneanne bonesini başıma geçirip sadece bekliyorum,ne kadar istersem...

Tabi yıkamadan yatmıyorum,bir de evi havalanırmadan....

Ders Almak Gerek

İstanbul'da yaşayan sokak hayvanları,bu karmaşık hayata ayak uydurmuşa benziyor.
Bugün şahit olduğum iki olay bunu öyle güzel anlatıyor ki...İnsanlara ders verir gibi..
Yoğun trafiği olan bir caddenin,yaya kaldırımında yürürken,yayalarla birlikte yürüyen sokak köpeği dikkatimi çekti,dikkatimi çekti çünkü;
hayvanları çok sevmeme rağmen,iki yıl önce bir sokak köpeği tarafından feci şekilde ısırılıp,beş gün devlet hastanesinde kuduz aşısına maruz kalınca,bu hayvanlardan ürker hale geldim.
Durum böyle olunca da,sokaktaki köpeklerden hep bir adım arkada olmayı daha güvenli buluyorum.
Neyse,köpek önde ben arkada bir süre ilerledik.
Tabi ben onu göz hapsine aldım yolumuza devam ettik.İnsanların en kalabalık olduğu trafik ışıklarına geldiğimizde,bizim köpek te insanların arasına karışıp yeşil ışığın yanmasını bekledi ve yayalar için yanan ışıkla ,insanlarla beraber yaya geçidinden karşı kaldırıma geçip yoluna devam etti!!!
Diğer tarafta,trafik ışıklarına beş on metre kalmasına rağmen,akan trafiği yararak karşıya geçmeye çalışan,böylelikle de trafiği aksatan bir grup insan!!!
İlginç bir çelişki!!!!

2 Şubat 2009 Pazartesi

İki Saat Otuz Dakika


İki saat otuz dakika da neler yapılabilir hiç düşündünüzmü?

Şimdi ,neden iki saat veya 3 saat değil de iki saat otuz dakika?Tabi ki var bir nedeni,son zamanlar da takıntılıyım zamanın bu dilimine..

İki saat otuz dakika da,İstanbul'dan Bolu'ya kadar gidebiliriz,uzun metrajlı bir film izleyebiliriz,bir kitabı başından sonuna kadar okuyabiliriz.

Mutfağa girip,akşam yemeğine on kişi ağarlayabilecek hazırlıkları yapabiliriz,bu yemekleri ertesi gün yakmak için yürüyebiliriz..

Hava yoluyla Almanya ya gidebiliriz,iki set dizi çekimi yapabiliriz,günlük uykumuzun yarısını tamamlayabiliriz..

Daha birçok şey sayabiliriz ...


Ya da birisi, kapıyı kapatıp gitmiştir aslında,ama biz iki saat otuz dakika sonra farkederiz,bu da bir seçenek!!!!!

1 Şubat 2009 Pazar

İyi ki Doğdun (uz) Mutlu Yıllar


Bir Şubat'a girdiğimiz bu saatlerde,bugün doğan herkesin doğum gününü kutluyorum,mutlu yıllar diliyorum..

Özellikle biri var ki ,benim için çok değerli,benim olduğu kadar,etrafındaki herkes için de çok değerli olduğunu bildiğim,canım ağabeyim BEKİR..

Benden çoook uzaklardasın,ama biliyorum ki hep yanımdasın,İYİ Kİ DOĞMUŞSUN,İYİ Kİ VARSIN,HERŞEY GÖNLÜNCE OLSUN...

Senin,benim ailemin bir ferdi olmandan hep gurur duydum,böyle de devam edecek.

Sen, çok özel birisin,eş olarak seçtiğin insan da senin kadar özel,dünyaya getirdiğiniz çocuk ta muhteşem bir varlık,sizi çok seviyorum,sevildiğimi de biliyorum..

Dünyanın bir ucunda sen,diğer ucunda da ben olmama rağmen,o kadar ilgili ve sevgi dolusun ki,sanki hep buralardasın,teşekkür ederim canım kardeşim..

Çoook eskilere gittim seni düşünürken,

Altı üstü seksen metre kare olan,içinde altı kişi barındıran, o küçük evimizin ranzalı odasında buldum kendimi..Duvarda ki o kocaman, Filiz Akın ve Melike Demirağ posterleri,kas yapmak için kullandığınız yaylar,annemden gizli gizli okuduğum romanların olduğu kütüphane,masa tenisinin ağı....

Yemek masasını bir anda pin pon masası haline getirmek,

Evdeki üç erkek kardeşin kıyafet kavgası,

birinizin benimle ilgilenmesi için yalvarmalarım..

Ahh tekrar yaşanası anılar.

Hayat bizi ,dört kardeşi savurdu ,ama seni en uzağa...

Uzaktasın,özlüyorum ama, sen ve ailen sağlıklı ,mutlu ol bu yeter,bunu hak eden ender insanlardan birisin...seni seviyorum